🎰 Emanet Parayı Kullanmak Caiz Mi
Teslimşartı genel olarak bu akidlerin teberru akdi oluşuyla gerekçelendirilmektedir. Sorumluluk yükleyip yüklememesi açısından ise karz akdi, âriyet ve vedîadan farklı olarak emanet akidleri grubunda değil tazmin sorumluluğu yükleyen akidler grubundadır (Mustafa Ahmed ez-Zerkā, I, 339, 581).
Çalıştığıkuruma yalan söyleyip, ilk kez görev alanlara verilen parayı alıp kullanmak Haram mal ve gasp ile elde edilen mal Okul müdürünün okuldaki teknik, spor ve bunlar gibi faaliyetlerde kullanılmak üzere ayrılmış olan parayı alıp kendisi için kullanması
Değerli kardeşimiz, Vakfın parasıyla vakıf yönetiminin bilgisi dışında dolar, altın vs alınıp kâr edilmesi veya herhangi başka şahsi tasarrufta bulunulması caiz değildir. Bu şekilde yapılan işlemden dolayı tövbe istiğfar edilmesi ve paranın elde edilen kârla birlikte vakfa bağışlanması uygun olur.
Çalgı aletleri kullanmak ve şarkı söylemek caiz mi? Soru Yakınımdan birisi ailesini gitar alması yönünde zorluyor. Bağlama, gitar, saz, org vb. aletlerin çalınması caiz mi? Ben caiz değil diye biliyorum. Eğer caiz değilse bunu ona nasıl izah edebilirim? 11 yaşlarında bir kız istediği için onun
Emanetparayı kâr payına yatırıp, anaparaya dokunmadan kârını acil ihtiyaçlar için kullanmak caiz midir? Satış olursa, arsa payına göre mi, binaya
EMANETPARA. "Bulunan paranın sahibi çıkar ve kendisine ait olduğunu ispat ederse teslim alır" diyen Diyanet, bu nedenle bulunan paranın, sahibine verilmek üzere alanın yanında 'emanet' durumunda olduğunu vurguladı. Diyanet, "Bulunan parayı elinde bulunduran kimse bunu bir süre ilan eder ve bekler" dedi. KENDİSİ DE KULLANABİLİR
7Spot malları kullanmak caiz mi ya da garantisiz malları kullanabilr.. Çünkü helal ve harama dikkat, bizlere emanet edilen malın temizliği ve. Dördüncü Mektûb. Tazmîn etmeden evvel, habîs malı kullanmak caiz olmadığı için, tam mülk bir kimsenin malını zor ile almak veya kendindeki emanet malı inkar etmekdir. Buluntu
Demekadam gerçekten ölmüş değil! Öyleyse bu caiz olmuyor. Yani siz bir adamı yaşatmak için, bir diğer adamı ölmeden öldürmüş oluyorsunuz. O halde organ naklinden sadece, vericiyi öldürmeden alabildikleriniz caizdir. Bu şartlarda böbrek de bulunulabilirse, kullanmak caizdir. Tevhid inancına aykırı değildir.
Yerdebulunan parayı almak caiz mi? Diyanet İşleri Başkanlığı, yerde ya da başka bir alanda bulunan paranın hangi koşulda bulana ait olabileceğine açıklık getirdi. 09 Kasım 2013
CEVAP. Emanet verenin rızasıyla caiz olur. Ancak emanete riayet etmek, zarar vermeden aynısını iade etmek gerekir. Emanete zarar gelmişse ödemek lazımdır. Emanete riayet konusunda Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Lokman aleyhisselama, bu dereceye nasıl eriştiği sorulunca, şöyle cevap verdi: Şu üç şeyle eriştim:
Muska hastalık, göz değmesi, âfetten korunmak veya kurtulmak için yazılan ve insanların üzerlerine astıkları bir materyaldir. Korkudan, nazardan korunmak, bazı hastalıklardan şifa bulmak için dua etmek Kur’an-ı Kerim’den ayetler okumak, caizdir (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an 9; İbn Mâce, Tıb 35-36). Ayet ve dua gibi
Oykullanmak caiz mi? by Muhammed Özkılınç, 2011, Nida edition, in Turkish - 1. basım.
WwppQcU. Son Cevaplananlar / Din Başkasına ait ağaçların meyvelerinden izinsiz yemek helal midir? Yol kenarındaki ağaçların meyvelerini yemek caiz mi? C Başkalarına ait olan ağaçların meyvelerini onlardan izinsiz yemek caiz olmaz. Ancak sahibi olmayan veya başkası tarafından insanların faydasına sunulmuş ağaçların meyvesini yemenin bir mahsuru yoktur. Başkasına ait ağaçların meyveleri, hayvanların sütleri, tarlalarındaki ekinleri gibi yiyecek ve içecekler hakkında Peygamber Efendimiz asm'den değişik rivayetler vardır. Bu rivayetlerin değişik olması ve bazılarının sanki sahibinin izni olmadan da yenilebileceği gibi anlaşılması, bazılarının da sahibinin izni olmadan alınmaması gerektiğini açıkça ifade etmesi, konu hakkında farklı görüşlere neden olmuştur. 1 Bu ve buna benzer konularla ilgili farklı görüşler varsa da İslam alimlerinin hemen hemen tamamı, sadece muzdar mecbur olanın borçlanmak kaydıyla sahibinden habersiz malından alabileceğini söylemiştir. Hayati tehlike içinde olan kimsenin böyle bir durumda sahibinden izinsiz yemesi haram olmazsa da sonradan yediği kadarının değerini sahibine vermesi gerekir. Bu mal, meyve olabilir veya ekin olabilir, ihtiyaç haline göre bir başka şey de olabilir. Belirtilen hüküm hepsi için geçerlidir. Osmanlı askerlerinin fetihler sırasında gayri müslimlerin bağlarından topladıkları meyvelere mukabil, ağaçlara para bağlamaları, bu kaide gereğince olmalıdır. "Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini saçıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar için yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Öyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın."2 hadisine göre İbnu Abdilberr der ki "Bu hadis Müslümanın, bir diğer Müslümanın izni olmadan herhangi bir şeyini almayı yasaklamaktadır. Burada özellikle sütün zikredilmesi, süt hususunda insanların gevşek davranmaları sebebiyledir. Böylece sütten daha evlâ olan mala karşı onunla uyarıda bulunmuştur." Bazı alimler "Gönül rızasının varlığının bilinmesi ile bilinmemesi arasında fark görmeden yeyip içmenin mutlak olarak helal olduğuna" hükmetmiştir. Bunlar, bu görüşlerine Tirmizî ve Ebû Dâvud'da gelen bir rivayeti delil gösterirler.3 Ancak hemen belirtelim ki bu düşünceye katılmayan âlimler şöyle itiraz ederler "Bu konuda yasakla ilgili hadis daha sahihtir ve kendisiyle amel hususunda daha önce gelir. Ayrıca, bu görüş, Müslümanın malını, izni olmadan tasarruf etmeyi haram kılan temel kaideye de aykırı düşmektedir, öyleyse buna iltifat edilemez." Bununla beraber, konuyla ilgili hem yasak hem de helal diyen rivayetleri birleştirip, aralarındaki zıtlığı çeşitli şekillerde kaldıranlar da var. Bu görüşleri özetlemek gerekirse 1. İzin, mal sahibinin gönül rızasının bilinmesine, yasak ise rızanın bilinmemesine göredir. 2. İzin yolculara özeldir, yolcu olmayanlara değil veya muzdar olana veya çaresiz şekilde aç kalmış olana mahsustur. 3. İznin Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın devriyle ilgili olduğu, yasağın da, aleyhissalâtu vesselâm'dan sonra çıkacak olan cimriliğe ve yardımlaşmanın terki gibi durumlara işaret ettiği anlamına gelir. 4. Yasak, mal sahibinin, yolcudan daha muhtaç olma durumuyla ilgilidir. 5. İzin, mal sahibinin muhtaç olmadığı duruma; yasak hadisi de mal sahibinin zenginlik aradığı duruma göredir. 6. Nevevî der ki "Alimler bir bahçeye veya ekine veya dağda otlayan sürüye uğrayan şahıs hakkında farklı görüşlerin olduğunu söyler ve genel görüşü şöyle açıklar "Böyle bir şahsın ekinlerden, hayvanların sütlerinden ve ağaçların meyvelerinden bir şey alamaz. Zaruret varsa alır, fakat mal sahibine borçlanır." Sonuç olarak bu konularda toplumda bulunan adete göre hareket edilmesi gerekmektedir. İbnu'l-Arabî, âdete göre hareket edilmesini tercih eder ve der ki Hicaz, Şam vs. beldelerde halkın âdeti, bu meselede, bizim beldenin aksine, müsamaha ve hoşgörüydü. 4 Buna göre bir yerde ekinlerden, hayvanların sütlerinden ve ağaçların meyvelerinden sahibinin izni olmadan yemek adet olmuş ve kimse buna karşı çıkmıyorsa toplayıp götürmemek şartıyla yemek caiz olur. Ancak böyle bir adet yoksa sahibinin izni olmadan yemek caiz değildir. Yola düşen meyveleri yemek caiz midir? Herkesin geçtiği sokağa düşmüş meyveler ise, ceviz gibi çürümeyenleri, sahibinin izin verdiği biliniyorsa, yemek caiz olur. İzin verdiği bilinmiyorsa yemek caiz olmaz. Kiraz gibi çürüyecek meyve ise, sahibinin yasak ettiği bilinmedikçe alıp yenilebilir. Alıp, evine götürmek caiz değildir. Dağdaki meyveler; alıç, kuşburnu, kızılcık, yabani ahlat, mantar yemek de günah değildir. Her hangi bir şekilde çit ile çevrili değil ise ve sahipli değil ise kudretten yetişmiş bir yerde ise dağda yetişen meyveleri, yemek caizdir. Yollara dökülmüş olan ağaç yaprakları, eğer dut yaprakları gibi kendisi ile yararlanacak şeyler ise, bunları başkalarının toplaması caiz değildir. Yoksa bunların değerini ağaç sahibine ödemek gerekir. Fakat bunlar, yararlanılmayacak şeyler ise, toplanıp alınabilirler, ödenmeleri gerekmez. Ekin ve bostan tarlalarında ekinler ve bostanlar alındıktan sonra, başkalarının toplamasına âdet olarak izin verilmişse, arta kalan ekin veya kavun, karpuz, hıyar, üzüm gibi döküntü şeyleri, başkalarının toplaması caizdir. hesperis - 23 Ocak 2012 cevapladı Hediye olarak verilenler rüşvete girer mi? Karşılğı verilmeyen bir hediye, mesela bir elbiseyi giymek caiz mi? C devlet memurunun aldığı hediye rüşvete girer bunun dışındakilerin ki ise girmez ancak devletmemurunun aldığı hediye zekatda böyledir yada bir işi yapmak için haksız yere almış olması durumundadır. bunun dışındaki durumlarda aldığı hediye karşılığında bir iş yapmıyorsa bir sorun teşkil etmemektedir. mumythan - 24 Ocak 2012 cevapladı Kirpi eti haram mıdır? C haram olmasa bile yemem iğrenç Kadınların erkeklere bakması da göz zinasına girer mi? Bir erkeğin yabancı bir kadına ikinci kez bakamsnın haram olduğunu biliyoruz; bu bir bayan için de öyle midir? C İnsanın kendisine yabancı olan kadınla, kadının da kendisine yabancı olan erkekle münasebeti sınırlıdır; belli ölçülere tâbidir. Rabbimiz mü'min erkek ve kadınlara şöyle buyurur "Mü'min erkeklere söyle Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar..."Nur, 24/30-31 Bu âyetlerde açık bir şekilde, mü'min erkeklerin kendilerine yabancı olan nâmahrem kadınlara, kendilerine nikâhları düşen hanımlara; kadınların da kendilerine yabancı olan erkeklere bakmamaları bildirilmektedir. Kendisini haramdan muhafazaya çalışan Müslümanın durumunu da Peygamber Efendimiz asm şöyle anlatmaktadır "Bir kadının güzelliği bir Müslümanın gözüne çarpar da ondan gözünü çevirirse, Cenab-ı Hak o Müslümana lezzetini kalbinde duyacağı bir ibadet bahşeder." Müsned, 5/264 Bilindiği gibi erkeğin erkeğe ve yabancı kadınlara avret sayılan, göstermesi haram olan yerleri müçtehidlerin ekserisinin görüşüne göre diz ile göbek arasıdır. Kadının da kendi mahremleri dışındaki erkeklere karşı avret sayılan, caiz olmayan yerleri el ve yüzün dışında kalan vücudunun tamamıdır. Buna göre kadının, bir erkeğin vücudunun, göbekle dizi arası dışında kalan yerlerine şehvetsiz olarak ve tekrar edilmeden bakması caizdir. Erkeğin de, kadının el ve yüzüne şehvet hissi olmadığı takdirde bakması helâldir. Ancak cinsî bir zevk duyarak erkeğin veya kadının birbirlerinen bu kısımlarına bakmaları yasak sınırına girer. hesperis - 23 Ocak 2012 cevapladı Burundaki eti aldırmak caiz midir? C Sağlık açısından rahatsız ettiği için caizdir. Malının içinde haram kazanç bulunan kişilerin ikramını yemek caiz mi? Vadeli satış faize girer mi? C Kişinin kazancının haram olup olmadığı kesin bilinmiyorsa veya kazancının içinde helal olan kısım varsa, böyle kişilerin ikramını yemek caizdir. Ayrıca babanın haram kazancı çocuğa helal olacağından, bu maldan harcaması da caizdir. Dğer husus da malı vadeli satışlarda farklı bir fiyata satmak da dinen caizdir. Meşru ve helâl dairede rızkını temin etmek herkesin tabiî bir hakkı ve vazifesidir. Dinimiz, kendi geçimi ve çoluk çocuğunun maişeti için geçen çalışma zamanını ibâdet saymıştır. Bu vesileyle kazanç yollarından meşru olanları belirlediği ve teşvik ettiği gibi, gayrimeşru ve haksız kazancı da yasaklamıştır. Bilindiği gibi, sanat, ticaret, ziraat gibi geçim yolları akla gelen ilk kazanç vesileleridir. Faiz, rüşvet, karaborsacılık gibi yollar ise gayrimeşrudur ve haramdır. Helâlle haram arasındaki mesafenin daraldığı, istikametli bir hayatın güçleştiği zamanımızda, mü'minin çok dikkatli ve titiz hareket etmesi lâzımdır. İlâhî bir emanet olan midesine haram ve şüpheli lokmanın girmemesine âzamî ölçüde dikkat gösterilmesi gerekmektedir. İnsanı harama çağıranların çok ve çeşitli olması, helâle ve kanaate davet edenlerin de o nisbette az olması zamanımızın bir fitnesidir. Çevrenin tesirinde kalarak veya hırs aldatmacasıyla tadılan haram lokma bir sefere bağlı kalmamaktadır. Bazan düşülen hatâya bahane uydurulup, teviller yapılabilmektedir. Zamanla haramla iç içe kalınabilmektedir. Mü'minleri dikkate sevk eden, onların imânlı hayatlarının devamını isteyen şu hadis-i şerif mânidardır Cennetle müjdelenen Sa'd bin Ebi Vakkas'ın, "Ya Resulallah, dualarımın kabul olması için bana dua et." demesine mukabil Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyururlar "Yediklerin helâlden olsun. Helâl yiyenin duası makbuldür. Allah'a yemin ederim ki, kişinin haram lokma yediğinde kırk gün duası kabul olmaz. Eti, haksız yoldan ve faizden meydana gelen kimseye ateş daha lâyıktır."1 Hal böyle olunca, dünya ve âhiret saadetimizi gölgeleyen gayrimeşru vasıtalara tevessül etmemek, dualarımızda da Allah'tan daima helâl rızık talep etmek durumundayız. İnsanın kendi şahsında gösterdiği bu dikkat, hiç şüphesiz, çevresine de tesir edecektir. İstikametli yaşayışı örnek alınacaktır. Diğer taraftan, bu dikkat neticesinde mü'min, dost ve yakınlarıyla olan münasebetlerinde zor duruma düşmeyecektir. Tutum ve davranışları yadırganmayıp, aksine takdir de edilecektir. Kendi aile hayatımızda riayet ettiğimiz esaslara, herhangi bir şekilde meydana gelen ziyafet, davet ve dost meclislerinde de medenî münasebetler içinde uymamız bizi rahatlatacak ve huzurumuzu kaçırmayacaktır. Harama teşvik eden, tatlı gösteren vesileler çoktur. Başta şeytan ve nefsimiz bizi o yola sürüklemeye çalışır. Bazan geçim sıkıntısı ve ailevî sebepler harama bulaşmaya sebep olabilir. Bazı durumlarda da harama kendimiz girmediğimiz ve çekindiğimiz halde, bir yakınımız vasıtasıyla harama bulaşmamız söz konusu olabilir. Bu, bir davete icabet etme şeklinde olabildiği gibi, hediye ve miras halinde de olabilir. Bir yakınımız ve dostumuz tarafından yapılan davete icabet etmek sünnet, bazı hallerde de vaciptir. Aynı şekilde, takdim edilen hediye ve ikramları da reddetmemek dinî ve insanî bir vazifedir. Ancak bu gibi hallerde, veren kimsenin kazancının helâl ve haram olması cihetini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Hiç bir şekilde araştırmaran, incelemeden kabul edilmesi halinde, veren kadar alana da sorumlu duruma düşer. Bu bakımdan büyük günahları apaçık işleyen ve yaptıklarından bir pişmanlık duymayan fâsık kimselerin davetine icabet etmemek lâzımdır. Kazancının çoğu haramdan meydana gelen, faiz, rüşvet gibi gayrimeşru yollardan kazanan kimsenin ikram ve davetine gitmek, hediyesini kabul etmek, haram yemek olacağından, kabul etmekten kaçınmak gerekir. Eğer hazırlanan yemek, helâl bir mirastan ve borçtan alınarak hazırlanmışsa, bu takdirde yenilmesinde bir mahzur görülmemektedir. Bu meselede davet sahibinin kazancının helâl ve haram olması ekseriyete göredir. Yani maişetinin çoğunluğu haram yoldan temin edilmişse haram hükmündedir. Eğer helâl galipse o zaman helâl hükmüne geçer, helâl kısmından istifade edilmiş olunur. Fakat Hanbelî mezhebine göre, kazancında hem helâl, hem de haram bulunan kimsenin davetine icabet mekruh görülmektedir. Ravda isimli fıkıh kitabında yer verilen bir rivayete göre, "fâsıkın davetine icabet edilir" denilmektedir. Fakat bütün bunlarla birlikte, mezhep imamlarının ve müçtehidlerin ittifakı, ekserîsi haram olan bir kazançtan istifade edilmeyeceği noktasında Miras hususunda da durum değişik değildir. Miras bırakan kimse, o malı haramdan kazanmış, faiz, rüşvet, gasp ve karaborsacılık gibi yollardan temin etmişse, mirasçısı o malı yiyemez. Eğer o mal gaypedilmiş, haksız yere bazılarından alınmışsa, sahiplerine iade edilmesi gerekir. Eğer bilmiyorsa, bir hayır kurumuna hibe edilir. Eğer mirasçıya düşen malın haramdan geldiği söyleniyor, fakat nereden ve ne şekilde olduğu kesin delilleriyle bilinmiyorsa, bu durumda mirasçı onu yiyebilir. Fakat takvaya en uygun olanı, o malı sahibi niyetine sadaka olarak Haram yoldan kazanç temin eden bir kimseden gelen hediyeyi geri göndermek ve iade etmek mümkün olmuyorsa, bu gibi halde de onu kendi istifademiz dışında bir hayır kuruluşuna vermemiz gerekir. Bu dinî hükümleri tatbik ederken veya icra safhasına koyarken, medenî ve insanî münasebetleri de bütün bütün kesmemeye, muhatabı rencide etmemeye dikkat gösterilmelidir. Gayrimeşru kazanç sahibi kimsenin davetini ve ikramını kabul etmemekte esas nokta, o kişiyi öyle bir kazançtan vazgeçirmek olmalıdır. hesperis - 23 Ocak 2012 cevapladı Köpek balığı yemek caiz midir? C
Bunu bilmek için öncelikle doğum kontrolünde kullanılacak yöntemlerden herhangi birinin caiz olması için gerekli olan şartları bilmek lazımdır. Bunlar ise; 🌷1. O yöntemin sağlık açısından erkek veya kadına bir zararı dokunmuyor olması, 🌷2. Eşlerin ikisinin de o yönteme razı olması, birinin itiraz etmiş olmaması, 🌷3. Yöntemin döllenme olmadan mani olması, rahimdeki mevcut cenine zarar vermemesi şarttır. Bu durumda spiral kullanmanın dinimize göre iki türlü mahsuru vardır. *1. mahsur* Spiralin mevcut cenine zarar vermesi. Şöyle ki spiralin etki mekanizması ya döllenmeyi engellemek ya da rahmin kimyasını bozarak döllenmiş yumurtanın rahme yerleşmesini engelleyerek *düşürmek* şeklinde olmaktadır. Yani spiral kullanan bir kadın hiç farkına bile varmadan bazı aylarda 8-10 günlük düşükler olabilmektedir. Ancak hem kadın spiral taktırmış olup hem de erkek kendine mahsus yöntemlerle korunmuş olursa bu mahsurun ortadan kalktığı düşünülebilir. *2. Mahsur** ise “zaruret olmaksızın avret yerinin açılmasının caiz olmaması” dır. Bilindiği üzere spiral kullanımı bireysel olarak mümkün olmayıp ancak doktorun uygulaması ile mümkün olabilmektedir. Bu ise kadının ağır avretinin başka biri tarafından görülmesi demektir ki zaruret olmaksızın *bayan bile olsa* bir kadının avretini eşinden başka hiç kimsenin görmesi caiz değildir. Bu kural, doğum yaptıran ebe için bile geçerlidir. Zaten ebenin doğum yapacak kadının ağır avretine bakmasına izin verilmesi, ebenin kadın olmasından ötürü değil o durumda bakmanın zaruret olmasından dolayıdır. Dolayısıyla bir kadının doktorda avretinin açılması ancak tıbbî bir gerekçe ve sağlık sorunu ile caiz olur. Her hangi bir sağlık sorunu olmayıp sadece hamileliği engellemek için bu cihazı taktırmak ise avret yerinin açılması için bir zaruret değildir. Ancak mesela bazı durumlarda doktorların hamileliği engellemek için değil de hasta olan rahmi tedavi için gerekli gördükleri hormonlu spirali taktırmak caiz olur. Bazen de tıbbî gerekçe dışında bir zaruret de söz konusu olabilir. Bu ise mesela kadının kendisine çocuk emanet edilemeyecek derecede bir engelinin olması gibidir ki bu da ancak fetva ehline danışarak kararlaştırılmalıdır. Hulasa; yukarıda anlatılan iki mahsurdan dolayı spiral taktırmak tasvip edilmemiştir.
Sual Kiracıdan depozit almak ve bu depoziti kullanmak, depoziti Türk lirası olarak verip Türk lirası olarak almak caiz midir?CEVAPKiracıdan depozit almak caizdir. Alınan bu depoziti daha sonra kiracının izni ile kullanmakta mahzur yoktur. İzinsiz kullanılması tahrimen mekruhtur, haramdır. Kiracı razı olursa, Türk parası olarak alıp Türk parası olarak iade etmek caizdir. Fakat birkaç sene sonra Türk lirasının değeri düşer. Değeri düşmüş parayı kiracıya verirken biraz düşünmek gerekir. Bunun için depozitleri altın olarak vermek çok iyi olur. Fazla bir kayıp söz konusu emanet demektir. Emaneti de izinsiz kullanmak caiz olmaz. Bunun gibi, filancaya götürmek üzere emanet bir kilo elma alan kimsenin, verenin rızası olmadıkça, onları yiyip de, daha kalitelisinden alarak başka elmaları götürmesi caiz olmaz. Emanete hıyanet etmiş Evimi sattım. Satın alan şahıs, kapora da verdi. "Birkaç gün sonra gelir paranın tamamını veririm" dedi. Bir ay geçtiği halde gelmedi. Evi başkasına satmam caiz midir?CEVAPAlıcı sözünde durmadığı için evinizi satarsınız. Gelince kaporasını da verirsiniz. Sual Bazı simsarlar, alnı terlemeden komisyon alıyor. Sadece aracılık yapıyor. Bunların aldıkları para haram olmuyor mu?CEVAPTellal [Komisyoncu], mal sahibinin izni ile, malı kendi sattığı zaman, komisyon ücretini satıcıdan alır. Müşteriden bir şey istemez. Çünkü hakikatte malı satan kendisidir. Burada tüccarlar arasındaki âdete bakılmaz. Eğer komisyoncu, satıcı ile müşteri arasında aracılık yapıp, malı, satıcı bizzat kendisi satarsa, komisyon ücretini, âdete göre, satıcı veya müşteri veya her ikisi ortaklaşa verir. Redd-ül MuhtarKomisyonculuk kötü bir meslek değildir. Beden işçileri terleyebilir. Fikir işçilerinin alnı terlemiyor diye kazandıkları haram olmaz. Kimi çalışmadan da terler. Ter akıtmak ölçü Emlakçı vasıtası ile gayri menkulü satılığa çıkarıp, alıcı çıkınca, komisyon vermemek için, satıştan vazgeçildiği söylense caiz mi? CEVAPHayır, hak almakSual Özel ders veren bir arkadaşın, kendisine bulduğumuz her öğrenci için, bize vereceği komisyonu almamız caiz olur mu?CEVAPEvet, almak için komisyonSual Özel bir iş yerine girebilmem için, bir tanıdık, Ben patronu tanıyorum, eğer bana üç aylık maaşını verirsen, seni işe aldırırım dedi. Bu, caiz olan komisyona girer mi? İşsiz ve zor durumda olduğum için, bu teklifi kabul etmem caiz midir?CEVAPEvet, caizdir. Din kitaplarında, Dinini, malını ve canını korumak ve hakkını kurtarmak için, bir şey vermek caiz olur parası almakSual Kiralanan dükkân için hava parası istendiği oluyor. Dinimize göre de hava parası vermek caiz olmadığına göre, istenen parayı verip dükkânı tutabilmek için ne yapmak gerekir?CEVAP Dükkânı tutmak gerekiyorsa, para vermek zorundaysa, mesela dükkân sahibinin eski bir sandalyesini, vereceği hava parası kadar fiyata satın alabilir. Buna da imkân yoksa, parayı verip dükkanı tutar. Hava parası verene değil, alana günah vermekSual Kapora verme işi, daha çok ev veya araba satarken oluyor. Satıcı, Bize kapora ver ki, evi veya arabayı başkasına satmayalım diyor. Alıcı daha ucuz ev veya araba bulunca satıştan vazgeçiyor. Aldığı kapora satıcıya helâl olur mu?CEVAPYapılan satış sözleşmesini, tek taraflı olarak alıcı da, satıcı da bozamaz. Bozarsa bozması geçerli olmaz. Tek taraflı bozulmuşsa sözünde durmamış olur. Günaha girer. Kapora geri verilir. Her iki tarafın rızasıyla sözleşme bozulmuşsa, yine kapora iade edilir. Sözleşmeden vazgeçtiği hâlde, kaporayı vermemek haram olur.
Sual Emanetçilik yapıyorum. Bir yolcunun valizini yanlışlıkla başka birine vermişim. Yolcunun valizini ödemem gerekir mi?CEVAPÖdemeniz gerekir. Çünkü siz, onu ücretsiz, Allah rızası için saklamıyorsunuz. Sırf ücret almak için saklıyorsunuz. Yani onu saklamak sizin vazifenizdir. Mesleğiniz emanetçiliktir. İhmaliniz olmasa da ödemeniz kimseye saklamak için verilen mala emanet denir. Parasız bırakılan emanet, kaybolursa ödenmez, ücretli olan ödenir. MecelleSual Biri, bana bir miktar para bıraktı. Masamın çekmecesine koydum. Çekmeceyi kilitlemeden tuvalete gittim. Gelene kadar parayı birisi almış. Bu parayı ödemem gerekir mi?CEVAPİhmaliniz yoksa ödemeniz gerekmez. Fakat çekmeceyi açık bırakmak bir ihmaldir. İhmali olan öder. Eğer çekmeceniz kırılıp para alınsaydı, o zaman ihmaliniz olmadığı için ödemeniz paranızı ceketin iç cebine, emanet parayı ceketin dış cebine koymak da, ihmaldir. Emaneti en az kendi paramız kadar iyi yere saklamamız riayetin dindeki yeri büyüktür. Müminun suresinin başında, kurtuluşa eren müminlerin vasıfları bildiriliyor. 8. âyette de bunların emanete ve ahitlerine riayet ettikleri açıklanıyor. Hadis-i şeriflerde buyuruldu kiŞu altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size Cennete gireceğinize söz vereyim. Bunlar, namaz kılmak, zekat vermek, emanete riayet, zinadan sakınmak, helal yemek ve dili [elfaz-ı küfr, yalan, gıybet, lanet, malayani gibi] kötü sözlerden korumaktır. [Taberani]Allah yolunda savaş, bütün günahların affına sebeptir. Fakat emanete hıyanetin affına sebep olmaz. Böyle biri [Allah yolunda öldürülen] kıyamette, emaneti ödemeyince Cehenneme atılır. [Beyheki]Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur. [Taberani][Burada imanı yok demek kâmil imanı yok, imanı zayıf demektir.]En kötü şey, emanete riayet etmemektir. Çünkü emanete riayet etmeyenin dini yoktur. Onun namazı da, zekatı da kabul olmaz. [Bezzar][Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Namazı ve diğer ibadeti sahih olur, borçtan namaz ve zekattan hasıl olacak büyük sevaplara kavuşamaz demektir.]Kıyamete yakın, insanlar, alış verişlerinde, birbiriyle olan münasebetlerinde emaneti gözetmezler. Güvenilir insan çok azalır. "Falanca yerde güvenilir bir insan varmış" denir. O insanın kalbinde de hardal tanesi kadar iman yoktur. [Müslim]Emanete riayet edilmezse, zekat zorla verilirse, ilim, dine hizmet için değil de, para ve makam için öğrenilirse, kişi, hanımının meşru olmayan arzusuna itaat eder, ana-babasına isyan ederse, fasık ve ehil olmayanlar işbaşına getirilirse, kötülüğünden korkup zalime hürmet edilirse, gayrı meşru ilişkiler, çalgılı-içkili yerler çoğalırsa, yeni nesil öncekileri [Eshab-ı kiramı ve diğer âlimleri] kötülerse, o zaman çeşitli belaya maruz kalırlar. [Bezzar]Sual Arkadaşa Makinene iyi denirse 50 ye aldım, kötü denirse, getiririm dedim. Birine 60 a sattım. Arkadaşa 50 versem caiz mi?CEVAPCaiz olmaz. Çünkü malı henüz kesin olarak satın almamıştın. Emanet duruyordu. Emaneti satmak caiz Emanet bırakılan parayı kullanarak, para kazanmak haram olur mu?CEVAPEvet, haram olur. Kazanılanı fakire vermek gerekir. Eğer ödünç olarak veya kullanmak için izin alınsaydı, o zaman mahzuru riayetSual Emanet alınan bir şeyin yerine bir başkasını vermekte veya değerini ödemekte mahzur var mıdır?CEVAPEmanet verenin rızasıyla caiz olur. Ancak emanete riayet etmek, zarar vermeden aynısını iade etmek gerekir. Emanete zarar gelmişse ödemek lazımdır. Emanete riayet konusunda Peygamber efendimiz buyuruyor kiLokman aleyhisselama, bu dereceye nasıl eriştiği sorulunca, şöyle cevap verdiŞu üç şeyle eriştim1- Emaneti yerine vermekle,2- Doğru söylemekle,3- Malayaniyi [faydasız söz ve işi] terk etmekle. [İ. Ahlakı]Allahü teâlâ, Cennete girecek Müslümanları överken mealen buyuruyor kiOnlar, emanete riayet ederler [güzelce kullanıp, yerli yerine verirler], sözlerini yerine getirirler. [Kendi aralarındaki sözleşmelere uyarlar ve Allahü teâlâya karşı vazifelerini yerine getirirler.] [Müminun 8] Celaleyn tefsiri
Kişinin kendisine teslim edilen bir malı vedia, sahibinin izni olmadan bir başkasına emanet olarak bırakması caiz midir? Ziyaretçi Cevap Gönder Bu Soruya Gelen Cevaplar Misafir KullanıcıEmanet malın, bizzat kendisine emanet edilen kişi veya onun aile fertlerinden biri tarafından korunması gerekir. Dolayısıyla, sabinin izni olmadan korunması için başkalarına emanet olarak bırakılması caiz değildir. Şayet emanet edilen kişi, emanet malı bir başkasına bırakır ve malda da zarar meydana gelirse, bunun tazmin edilmesi gerekir. Bu durumda mal sahibi, zararını dilerse emanet verdiği ilk şahsa, dilerse emaneti kabul eden ikinci şahsa tazmin ettirir. İlk şahsa tazmin ettirirse, bu kişi malı muhafaza konusunda kusurlu olmadığı sürece emaneti kabul eden ikinci şahsa rücu’ edemez. Şayet mal sahibi zararını ikinci şahsa tazmin ettirirse, bu kişi emanet malı muhafaza konusunda kusurlu davranmamışsa, emanet alan ilk şahsa rücu’ edebilir Merğinani, el-Hidaye, III, 208, 211; Mevsıli, el-İhtiyar, III, 372, 374. Zarar, ikinci şahsın kusuru sebebiyle meydana gelmesine rağmen mal sahibi bu zararı ilk şahsa tazmin ettirmiş ise, bu kişi ikinci şahsa rücu’ eder Mecelle, 790 Md. .14 Şubat 2015 - 101016 Son Sorular
emanet parayı kullanmak caiz mi