♣️ Fsh Yüksek Olup Tüp Bebek Yaptıranlar

FSH, LH, E2 (adetin 2. ya da 3. günü), TSH, PRL ile gerekirse DHEAS, Total-Testosteron hormon testlerinin tüp bebek tedavisi öncesi yapılması önem teşkil eder. Özellikle bazal (adetin 2. ya da 3. günü) FSH seviyesinin normalden yüksek (12 ve üzerinde), E2 değerinin 80 pg/ml üzerinde olması “düşük over rezervi” ni meydana FSH ne kadar yüksek olursa, over rezervi o kadar kötü anlamına gelir. 20’nin üzerinde olan FSH değerlerinde, hamile olma şansı ile beraber çocuk sahibi olma şansı çok düşüktür. FSH düzeyi yüksek olan hastaların, tüp bebek uygulamalarında da daha az folikül gelişir ve daha az yumurta (oosit) toplanır. Aşılamaprosedüründen önce kadının tüplerinin açık olup olmadığı HSG ile incelenmelidir. Adet döneminin 3. gününde yapılan testlerde FSH değeri yüksek çıkan kadınlarda başarı şansı düşük olabilmektedir. Bu tür durumlarda over rezervlerinin değerlendirilmesi gerekliliği oluşabilir. Tüp bebek. Tüpbebek yöntemlerinde kadının yumurtalıklarının uyarılması, çeşitli ilaçlarla (HMG:Humegon, Pergonal ,Menogon veya FSH: Metrodin, Follegon) sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasının amacı, embryo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmektir. Çok sayıda embryonun rahim içine yerleştirilmesinin (embryo Fsh yüksekliği aslında tek başına bir sorun değil. benim fsh 20-30 lardaydı. ilaveten rahim filmimde her iki tüpüm de tıkalı dediler. tüp bebek için adetin ikinci günü gel tahlil yapalım dediler. ben adeti beklerken kendiliğimden hamile olduğumu öğrendim. fsh yüksek ve tüpler tıkalı idi!! Ama devamı kötü tabi. 4. Tıbbitedavi başvurunuza başlamak için bazı kan testleri yaptırmanız gerekmektedir. Bunlar AMH, FSH, LH, Estradiol ve E2 testlerinden oluşur. Tüp bebek merkezimizde de testinizi yapabilirsiniz. Testlerinizi ülkenizde yapma şansınız yoksa lütfen tüp bebek koordinatörünüzden tavsiye isteyin. Adetdöneminin ortasında yükselişe geçerek yumurtlamayı sağlayan LH hormonu, aynı zamanda yumurtayı çatlatan esas hormondur. Oranı (FSH/LH) adet döneminin başlangıcında normalde 1’den büyüktür. LH/FSH oranının 2,5’ten büyük olması polikistik over sendromu şüphesi uyandırabilmektedir. KadınDoğum ve Üreme Sağlığı/ Tüp Bebek İnsanlarda Üreme Sistemi Tiroid’in Gebelik’e Etkisi Asiste Üreme Teknolojileri (ART) Gebelik Kararı Tüp Bebek Nedir Gebelik ve Yaş İlişkisi Tüp Bebek Tedavisi’nde Temel Adımlar Doğurganlığın Kan Testleri ile Ölçümü Mikroenjeksiyon (ICSI) Kısırlık Testisten Sperm Kazanımı (TESE) Kısırlık Tetkikleri Hakkında Embriyo Erkeklerdengerekli durumlarda istenen hormon testleri ise PRL, FSH, LH ve total testosterondur. Özellikle FSH değerinin yüksek çıkması testis rezervinin düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bazı durumlarda kadınlara da uygulanan HbsAg, HIV, Anti HCV ve kan grubu testleri erkeklere de yapılmaktadır. Bir önceki yazımda FsH ve yumurtlama ile ilgili bilgi vermiştim. Bu yazımda da yine FsH değerine ait önemli bilgi ve tavsiyeler vereceğim. Umarım okurken keyif alır, işinize yarayacak şeyleri bu yazımda bulursunuz. Her şey gönlünüzce olsun. Yeni bir başlık açarak devam edelim. Tüp Bebek Annesi FSH Değeri ve FSH Testi MEDICANAINTERNATIONAL ISTANBUL - BEYLİKDÜZÜ Tüp Bebek. Yeni Bir Hayata Dair Minik Bir Ses, Kocaman Bir Umut! Medicana International İstanbul Hastanesi Tüp Bebek Merkezi deneyimli uzman kadrosu ve son teknoloji ürünü tıbbi altyapısıyla herkes için yüksek kalitede sağlık hizmeti sunmaktadır. Günümüzde yardımla üreme KısırlıkTedavi Yöntemlerimiz öncelikle; PRP Tedavileri ve Tüp Bebek Tedavileridir. Over (Yumurtalık) Rezerv Değerlendirmesi Bilindiği üzere her kadının belirli bir yumurta rezervi ile Dünyaya’ya gelindiğini ve FyUi. Çiftlerin bir çocuk sahibi olabilmeleri için en temel olarak üreme yeteneklerini kaybetmemiş olmaları gerekiyor. Baba adayının sperm, anne adayının da yumurta rezervinin gebelik elde edilebilecek seviyede olması ile gebelik elde edebilme imkanı doğar. Yani en az bir tane sperm ve bir tane yumurtanın birleşip döllenme olmasıyla elde edilen embriyodan gebelik elde edilebilmektedir. Doğal yolla gebelik için kadının yumurta, erkeğin sperm rezervlerinin zengin olması önemlidir. Üremeye yardımcı tedavilerle ve özellikle de tüp bebek tedavisi ile gebelik içinse en az birer tane ürem hücresi gerekiyor. Günümüzün sosyoekonomik koşulları dolayısıyla kadının eğitim ve çalışma hayatındaki yerinin artması, çocuklara bakabilme ile ilgili kaygıların fazlalaşması ve daha pek çok farklı sebeple insanlar çocuk sahibi olma yaşını ertelenmekteler. Hal böyle olunca da ileri yaşa bağlı kısırlık sorunu ve özellikle de kadının yumurta rezervinin azalması problemi gündeme geliyor. Zaten kadınların gebe kalma yaşını ileri yaşlara ertelemesi genellikle yumurta rezervinin azalmasına yol açıyor. Yumurtalık rezervi nedir? Kadınlarda üreme yetisinden bahsedildiğinde ilk olarak akla yumurtalık rezervi gelmektedir. Çünkü kadınların çocuk sahibi olup olamayacakları ya da ne zaman çocuk sahibi olabilecekleri gibi pek çok husus belirleyen en önemli faktörlerden birisi yumurtalık rezervidir. Kadının yumurtalık rezervi, üreme yollarında, yani fallop tüpleri, uterus/rahim, vajina gibi organlarda herhangi bir sorun olmadığında, üreme potansiyelini ifade ediyor. Yani başka bir sorun yoksa ve buna rağmen gebelik gerçekleşmiyorsa yumurtalık rezervi düşüklüğünden kaynaklıyor demektir. “Yumurtalık rezervi” kavramı; yumurtalıklardaki yumurtaların sayısı, kalitesi ve aynı zamanda foliküllerin, yani tek bir yumurta hücresini sarmalayan ve onu besleyip koruyan yapının hormonsal sinyallere ne kadar iyi cevap verdiği ile bağlantılıdır. Gebelik için yumurtalıklardaki yumurtaların hem sayısı, hem kalitesi hem de hormonlara verilen cevaplar elverişli olmalıdır. Kadınların vücudunda yumurta gelişimini sağlayan hormonlar Kadınların vücudunda yumurta gelişimi Folliküler Stimulan Hormon FSH ve Lüteinize edici Hormon LH ile sağlanmaktadır. Kadınlar menopoz dönemine yaklaştıkça, yumurtalıklar bu hormonlara karşı daha düşük yanıt vermeye başlarlar. Bu şekilde yumurtalıklar FSH ve LH’a hiç yanıt vermediği zaman ise adet dönemleri kısalmaya başlar. Bu tür durumlarda yumurtalıklar her ay bir yumurta üretmeyebiliyor ve kimi zaman bir period atlanabiliyor. Yumurtalıklardaki yumurta hücreleri tamamen bittiğinde ise kadının üreme çağı bitmiş oluyor, kadın menopoza girmiş oluyor. Yumurtalık rezervi hangi testlerle ölçülür? Doğal yolla gebe kalamama şikayeti ve çocuk isteği ile doktora müracaat eden kadınlarda ilk olarak yumurtalık rezervlerinin değerlendirilmesi gerekir. Kadının yumurtalık rezervini ölçmek için genellikle test değil de ultrason muayenesi tercih edilmektedir. Ancak test yapılacaksa da en yaygın olarak kullanılanı FSH testidir. FSH testi, adet döneminin 2 veya 3. günü kanda bu hormonun salgılanma seviyesine bakılmasıdır. Bu testte FSH hormonu yüksek çıkarsa kadının yumurtalık rezervinin ve gebelik şansının düşük olduğunu anlaşılır. Yumurtalık rezervini belirlemeye yarayan diğer testler ise klomifen sitrat challenge test CCCT, kanda inhibin B ve AMH anti mullerian hormon seviyesi ölçümü ve vajinal ultrason ile folikül sayılarının belirlenmesi şeklinde sıralanabilir. Ancak öncelikle ve daha sık olarak FSH testi yapılır. Düşük yumurtalık rezervi, yumurta rezervinin azalması ne anlama gelir? Düşük yumurta rezervi ya da yumurta rezervinin azalması, bir kadının yumurtalıklarında bulunan yumurtaların foliküllerin sayısının olması gerekene göre az olması, belirgin şekilde azalmış olmasıdır. Yumurtalık rezervinin kalitesi ve zenginliğiyle kadının gebe kalabilme olasılığı da doğru orantılı olduğu için düşük yumurta rezervi gebe kalma olasılığının düşmesi demektir. Yumurtalık rezerv düşüklüğü söz konusu olduğunda en önemli faktör, kadının yaşının ilerlemiş olmasıdır. Zira yaş arttıkça rezerv hızla azalmaktadır. Yumurtalık rezervi ve yaş ilişkisi düşünüldüğünde özellikle 35 yaşından sonra folikül sayısı ve kalitesinin hızla azaldığı bilinir. Ancak çok sık rastlanmamakla beraber bazı vakalarda kadının yaşı genç olsa da yaşıtlarıyla kıyaslandığında az sayıda yumurtaya rastlanabilir. Bu tür bir durumda yumurtaların sayısının azalmasına sebep olan etkenin yumurta kalitesini de azaltmış olma riski yüksektir. Yumurtalık rezervi neden azalır? İleri yaş Kadınlarda kısırlık sebepleri arasında en önemlilerden olan, gebe kalma potansiyelini belirlemede çok önemli olan faktörlerden biri yaştır. Zira azalmış yumurtalık rezervi genellikle yaşla doğrudan ilgilidir. Çünkü yumurtalar yıllar geçtikçe azalır ve kalan yumurtaların da ortalama kalitesinde düşüş olur. Bu sebeple de 20’li yaşlarda kolaylıkla doğal yolla gebe kalınabilirken, 35’ten sonra bu olasılık çok daha düşük olur. Sağlıksız yaşam alışkanlıkları Üreme sağlığının desteklenmesi ve yumurta sayısının, kalitesinin korunabilmesi için sağlıklı beslenme ve yaşam alışkanlıklarına sahip olmak çok önemlidir. Yaşı genç olsa da; sigara içen, alkol alan, sağlıksız beslenen, spor, egzersiz yapmayan kadınlarda yumurtalık rezervi erkenden azalır. Genetik özellikler Üreme sağlığı genetik faktörlerden etkilenmektedir. Bu bağlamda ailesinde erken menopoz hikayesi olan, yumurta rezervi ve kalitesi düşüklüğü olan kadınların menopoza daha erken girdikleri bilinmektedir. Cerrahi operasyonlar Kadının üreme organlarıyla ilgili geçirdiği ameliyatlar yumurtalık rezervinin azalmasına neden olabilir. Hem cerrahi işlemlerin kendisi hem de sonrasında ortaya çıkabilen sorunlar yumurtalık rezervini düşürebilir. Yukarıda sıralanan etkenlerin yanı sıra başka nedenler de yumurta sayısı ve kalitesinin azalmasında etkin rol oynamaktadır. Bu sebepler genel olarak; Yumurtalıkla ilgili cerrahi işlemler, Radyoterapi veya kemoterapi görmek, Çikolata kisti, Aşırı kilolu olmak, obezite, Turner sendromu Yumurtalık rezervinin azalmasının belirtileri nelerdir? Bazı vakalarda yumurtalık rezervinin azalması herhangi bir belirti vermezken, çoğunlukla belirti gözlenir. Şöyle ki; üreme çağındaki sağlıklı bir kadının 21 -35 gün aralıklarla adet kanaması görmesi gerekir. Ancak yumurta sayısı azaldığında iki adet arasındaki süre kısalır. İki adet arasındaki zamanın kısalması ve adet kanamasının yoğunluğu da yumurtalık rezervinin azaldığına işaret olabilir. Yumurtalık rezervinin azalmış olduğu rutin jinekolojik muayene ile belirlenebilir mi? Her kadının 6 ayda ya da 1 yılda bir olması gereken rutin jinekolojik muayenede kadına yapılan ultrasonografik inceleme ile yumurtalık çok detaylı bir şekilde görülebilir. Transvajinal ultrason ile de yumurta içerisindeki folikül sayısı net bir şekilde belirlenebilir. Muayeneyi yapan doktor, hastanın yaşını göz önünde bulundurduğunda yaşına uygun yumurta rezervinin olup olmadığını görebilir ve hastaya söyleyebilir. Kadının yumurta rezervinde bir azalmadan şüphelenilmesi durumunda, adetin 3. günü yapılan hormon tahlilleri ve AMH testi ile hastanın doğurganlığı ile ilgili kesin bilgi verilebilir. AMH ve FSH testleri nedir, neden yapılır? Kadınların yumurtalık rezervini tespit etmenin en güvenilir yolu ultrason muayenesidir. Bunun için kadının adetin ilk günlerinde muayene edilmesi ve yumurta keseciklerinin folikül sayılması gerekir. Yumurtalık rezervini belirlerken ultrason muayenesinin yanı sıra AMH ve FSH testleriyle de yumurta sayısı hakkında bilgi edinmek mümkündür. AMH testi nedir? AMH, Anti-Müllerian Hormon testi, basit bir kan testidir. Bunun için hastadan kan örneği alınır ve hızlıca uygulanarak yumurtalık rezervi hakkında bilgi edinilir. AMH testinin sonucunun güvenilirliği açısından, laboratuvarın standardizasyonunun iyi olması çok önemlidir. AMH testinde çıkan değer ay ay farklılık göstermediği için yumurta rezervinin takibinde, özellikle ileri yaştaki kadınlarda AMH testi çok yaygın olarak kullanılır. Kadın yaşı ilerledikçe vücudunda salgılanan AMH seviyesi azalmaya başlar, yani yaşa göre AMH değeri değişiklik gösterir. Yapılan testte AMH seviyesinin çok düşük çıkması kadının menopoz dönemine yaklaştığını gösterirken seviyenin normalin üzerinde olması ise polikistik over sendromunun belirtisi olabilir. Zaten kadınlarda Polikistik over sendromu tanısı AMH hormonu kullanılarak “ovaryen hiperstimülasyonu sendromu” adı verilen sendrom konusunda önceden bir saptama yapmayı olanaklı kılar. Yapılan testte AMH değeri; 4 ng/ml’nin üzerindeyse yüksek, – 4 ng/ml arasında ise normal, ng/ml’nin altında ise düşüktür. 35 yaşın altındaki kadınlarda AMH değerinin düşük çıkması erken menopoz habercisi olabilir. Böyle bir durumda doktorun doğru yönlendirmesi önemlidir. AMH değeri düşükse ve kadın çocuk sahibi olmayı istiyorsa tüp bebek tedavisi ile gebelik elde edilebileceği için vakit kaybetmemek gerekir. Zira yumurtalık rezervi azalmış olduğu halde tüp bebek tedavisi ile hamile kalan pek çok kadın bulunmaktadır. FSH testi nedir? FSH Follikül Uyarıcı Hormon testi, kadının adetinin 2. veya 3. gününde kanda yapılmaktadır. Hipofiz bezinden salınan bir hormon olan FSH kadınlarda yumurtaların gelişmesine katkı sağlamaktadır. FSH değeri kadının kanında her ay farklı çıkabilir, birkaç ay üst üste test yapıldıktan sonra elde edilen bu değerlerden en yükseği baz alınmaktadır. Testte FSH değerinin yüksek çıkması, düşük yumurta rezervine işaretken, normal değerlerde bir sonuç ise yumurta rezervinin kesinlikle iyi olduğu anlamına gelmez. Bu bağlamda yumurta rezervini değerlendirirken hem FSH hem de AMH testini birlikte ele almak doğru olur. Yumurta rezervi azalmış olan kadın hamile kalabilir mi? Yumurta rezervi gebe kalabilmekte çok önemlidir ve yumurta rezervinin zengin olması doğal yolla gebelik elde etmekte çok önemlidir. Ancak yumurta rezervi azalmış olan kadınlar da tüp bebek tedavisi ile gebe kalabilirler. Zira tüp bebek tedavisinde gebelik elde edebilmek için kaliteli bir yumurta ve bir tane sperm bile yeterli olabilir. Fakat bir gebeliğin oluşması için hem sağlıklı bir embriyo ve bu embriyoyu kabul edecek uygun bir rahim iç zarı olması gerekir. Aynı bağlamda sağlıklı bir embriyo için de kaliteli sperm ve yumurta hücrelerine ihtiyaç vardır. Günümüzde üremeye yardımcı tedavi yolarından en başarılı olan yöntem olan tüp bebek tedavisinde sperm ve yumurta hücreleri laboratuvar ortamında bir araya getirilerek dölleme gerçekleştirilir. Bu bağlamda sağlıklı bir embriyo elde edilebilmesi sadece yumurta ve sperm kalitesine değil, tüp bebek merkezinin embriyoloji laboratuvarının teknolojik donanımı ve embriyologların deneyimine de bağlıdır. Tüp bebek merkezi seçerken de buna dikkat etmek önemlidir. Tüp bebek merkezlerinde uygulanan kişiye özel tedavilerle yüksek oranda başarılı gebelikler elde edilebilmektedir. Bu açıdan sınırlı sayıda yumurtası olan hastalarda başarı şansını artıran embriyoskop yöntemi de başarıda çok önemli bir rol oynamaktadır. Elde edilen embriyoyu çok yakından gözleme şansı sunan bu teknikle en kaliteli embriyo seçilir ve anne adayının rahmine yerleştirilerek gebelik şansı artırabilir. Azalmış yumurta rezervi nasıl tedavi edilir? Azalmış yumurta rezervi olan ve AMH değeri düşük olan kadınlarda tüp bebekte tedavisinde havuz yöntemi başarı şansını artırmaktadır. Tüp bebek tedavisinde uygulanan havuz yöntemi, embriyo transferi yapılmadan önce 2 veya daha fazla yumurtanın toplanarak dondurulması işlemidir. Elde edilmiş olan embriyolar daha sonra birlikte çözülür ve rahim içine yerleştirilir. Havuz yönteminde dondurma tekniği çok önemlidir. Tüp bebek merkezlerinde dondurma ve çözdürme işlemleri embriyoya zarar vermeden yapılabiliyor. Bu bağlamda azalmış yumurta rezervi olan ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan hastalara havuz yöntemi en uygun tedavi şekli olarak uygulanmaktadır. Anasayfa » Kadın Kısırlığı » Tüp Bebek tedavilerinde Yumurtalık rezervleri ve FSH sorunu nasıl değerlendirilir.? Kadınlarda yumurtalık rezervleri nasıl değerlendirilir rezervi testleri nedir ? Neleri gösterir ve nasıl yapılır? Tüp bebek tedavisinde gebelik oranlarının yumurtalık rezervi ile alakası vardır. Yumurtalık rezervi adından da anlaşıldığı gibi hanımların yumurtalıklarındaki yumurta sayısını tahmin etmemiz yarar. Doğrusunu söylemek gerekirse hiçbir yöntem yumurtlık rezervini net ölçememektedir. Ancak testler arasında biz doktorların en önem verdikleri FSH, bayan yaşı ve yumurtalıkların ultrason ile değerlendirilmesidir. Bunlar dışında bazı dinamik testler dediğimiz tahliller vardır kı hem uygulaması zor hem de sonuçları daha iyi değildir. Son yıllarda AMH dediğimiz bir hormon seviyesi ile yumurtalık rezervi değerlendirilmektedir. Ancak benim şahsi görüşüm bu testin güvenirliliği laboratuaradan laboratuara değişmesidir. Daha yeni bir test olduğu için bu konuda zamana ihtiyaç vardır. 2 .Neden Adetin FSH ölçümü yapılır? FSH hormonunun en düşük değeri adet kanamasının olduğu günlerdir. FSH hormonunun düşük olması yumurtalık rezervinin iyi olduğunu, yüksek olması ise azaldığını gösterir. 3. gün FSH kan testi sonuçları – Normal FSH düzeyleri nelerdir .Hangi FSH deger bize ne anlatır.? Bunları mesela 5-10 arası,10-15 arası gibi degerlendirebilir miyiz.? Ölçümler her yerde aynı şekilde mi kabul edilir. Her merkezin FSh kabul kriteri varmıdır. Bu degişiklikler nereden gelir? FSH hormonu belli bir eşik değerinin altında olduğu sürece problem yoktur. Her laboratuarın veya her merkezin farklı değerlendirmesi olabilir. Yukarıda bahsedildiği gibi kategorize etmeye gerek yok. Ben şahsen FSHdeğeri 10’nun üzerinde olan hastalara tedaviye başlama açısından acele etmelerini öneririm. Unutmamalıyız ki çok yüksek FSH değerlerinde bile gebelik olasılığı vardır. hormonunu ne hormonu biz dışarıdan doğal olarak etkileyebilir miyiz? FSH hormonu beynimizdeki hipofiz bezinden üretilir Yumurtaların büyümesine ve estrojen hormonunun salınmasına yol açar. FSH hormonu seviyesi bir çok faktörden etkilenmektedir. Kendimiz bu hormon seviyesini etkileyemeyiz. Fakat bazen dışarıdan aldığımız bazı ilaçlar seviyesini düşürebilir. Ancak bu yalancı bir düşmedir. Asıl değeri ilaç kullanılmadan olan seviyedir. Yumurtalardaki yumurta sayısı azaldığında FSH seviyesi yükselmeye başlar. rezervleri az olan hastalara uygulanan protokolleri bize yazar mısınız? Yaşadığınız deneyimlerden başarı sağlayan protokoller hangileri.? Yumurtalık rezervi azalmış hastalarda kesin işleyen bir protokol yoktur. Burada önemli olan hastanın kullandığı ilaç miktarını azaltmktadır. Uzun yıllar önce bazı protokolleri denedik ama çok fazla bir fark yaratamadık. Bu protololer, mikrodoz flare-up, short agonist ve antagonist protokolleridir. Son zamanlarda letrozol veya klomen gibi ilaçlarlar da protokollere ilave ediyoruz. Burada önemli olan hastanın tedaviye olan inancı ve sürdürebilir olmasıdır. … Tüp bebek tedavileriniz için Çocuk İstiyorum formu ile bizimle iletişim kurabilir ve daha uygun koşullarda tedavi olabilirsiniz. Yumurtalık rezervi, herhangi bir zamanda yumurtalıklarda bulunan yumurta havuzudur. Düşük yumurtalık rezervi, yumurta sayısının fizyolojik olarak azalması ve makul bir gebelik şansı sağlamak için yetersiz bir sayıya neden olmasıdır. Genel olarak, yaşlanan yumurtalıklardan kaynaklanır. Hastalar, yumurtalık rezervinde azalma olabilirken, bozulmamış yumurtalık fonksiyonlarına sahip olabilirler. Tüp bebek tedavisindeki başarı oranınızı hesaplama aracımızdan Kadınlar milyonlarca yumurta ile gelişmenin en erken evrelerinden birinde hayata başlarlar. Bu sayı, doğumda bir ila iki milyon yumurta düşüyor ve ergenlik döneminde ila yumurta daha geriliyor. 37 yaşındayken, bir kadının yalnızca yumurta ve menopozda 1000’den az olması gerekir. Yumurtalıkta üç çeşit yumurta vardır olgunlaşmamış yumurtalar, belirli bir döngü içinde olgunlaşmak ve yumurtlamaya hazırlanan yumurtalar ve atrofik veya ölü yumurta havuzu. Yumurtalar, olgunlaşıncaya kadar onları destekleyen ve besleyen folliküllerle kaplıdır, ancak büyük çoğunluk bunu asla yapmazlar. Olgunlaşma için yumurtaların belirli bir miktarı veya yüzdesi her ay seçilir. Bu yumurtalardan birisi yumurta akıtılacak ve gerisi geri çekilecek, ölecek ve atrezi yoluyla yumurtalık içine yeniden absorbe olacak. Seçilen yumurta sayısı, havuzdaki olgunlaşmamış yumurta sayısına bağlıdır. Düşük Yumurtalık Rezervi Nedenleri Düşük yumurtalık rezervi, yumurta sayısının erken bir azalmasıdır ve kadında iki X kromozomu bulunmayan Turner Sendromu veya Kırılgan X gibi gen anormallikleri gibi kromozomal anomalilerin neden olabilir. Ayrıca, yumurtalık dokusu, torsiyon, endometriozis, benign veya malign yumurtalık tümörleri, radyasyon veya kemoterapi, immünolojik koşullar, pelvik adezyonlar veya yüksek vücut kitle indeksi nedeniyle yumurtalık kistlerinin kısmen veya tümünün cerrahi olarak çıkarılmasıyla yok edilebilir. Düşük Yumurtalık Rezervi ve Tüp Bebek Başarısı Düşük yumurtalık rezervleri, bir kadının hamilelik problemleri olduğunda yalnızca bir sorun haline gelir. Diğer kadınlar bu durumu 30 ve 40’lı yıllarda yaşarlar, ancak çocuklarını daha erken yaşamış olabilirler, dolayısıyla onları olumsuz bir şekilde etkilemez. Tüm yaş grupları için tüp bebek başarısı, yumurta alımı sırasında doktorun kaç tane yumurta alabileceğine oldukça bağlıdır. Tanım gereği kötü yanıt veren kişi, yumurtalık uyarımı sonrasında üç veya daha az olgun folikül oluşturduğu bir kadındır. Zayıf yanıt verenlerden dörtten az yumurta alırsak gebelik şansı üç kat daha az olur. Daha az sayıda yumurta, embriyo transferi için seçilecek daha az embriyo anlamına gelir. Çoğu zaman zayıf yanıt verenler yaşlıdır, bu yüzden yumurtalarının kalitesi daha düşüktür ve gebelik şansını düşürür ve düşük yapma şansını arttırır. Hastanın yumurtalık uyarısına verdiği yanıt genellikle yumurtalık rezervine orantılıdır. Bir kadının zayıf cevaplayıcı olup olmadığını belirlemek için kullanılan bazı temel testler vardır Follikül stimüle edici hormon FSH Östradiol E2 İnhibin B Anti-Müller hormon AMH Antral folikül sayısı AFC Ayrıca, Clomiphene Citrate Challenge Test CCCT, ekzojen folikül stimüle edici hormon rezerv testi EFFORT ve GnRH agonisti GnRHa testine yumurtalık cevabı GAST gibi dinamik testler de bulunmaktadır. Bir sonraki adım, doktorun zayıf bir cevaplayıcı için en iyi uyarı protokolünü belirlemesi içindir. Temel ilke, mümkün olduğunca çok yumurta elde etmektir. Farklı uyarı protokollerine örnekler Yaş, göz önüne alınması gereken en önemli faktörlerden biridir. 35 yaşındaki bir kadın 45 yaşındaki bir kadın aynı sayıda üremeye nazaran sadece bir ila iki 1-2 yumurta ürettiğinde etkileri çok farklıdır. Ne yazık ki, yaş sadece yumurta sayısını etkiler, aynı zamanda yumurta kalitesini de etkiler. Yumurtalık rezervi nedir? Tüp bebek tedavisi için herhangi bir stimülasyon rejiminin amacı, birkaç iyi kalitede yumurta ve sağlıklı bir rahim ortamıdır. Yumurta rezervi teorik bir kavramdır. Pratik bir husus olarak, bir bireyin yumurtalıklarının doğurganlık ilaçlarıyla başarıyla uyarılabilme kolaylığına atıfta bulunmaktadır. Yumurtalık rezervini etkileyen tek tutarlı değişken kadın yaşıdır. Bunun nedeni, bir kadının sahip olacağı yumurta ile birlikte doğmasıdır. Çoğu kadında, yumurtaların çoğunluğu genetik olarak normal veya dengelidir. Bununla birlikte, bazıları genetik olarak anormal veya dengesiz olacaktır. En iyi yumurtalar önce ovulated görünüyor. Daha büyük bir kadın, doğurganlık uyuşturucularına cevap vermek için bıraktığı daha az genetik dengeli yumurta. Bu yaş ilişkisi verimli nüfusta da geçerlidir. Daha yaşlı kadınlarda uterusa implantasyon için daha az normal embriyo bulunur. Bu nedenle, 35 yaş üstü sağlıklı kadınlar, genç meslektaşlarından daha verimli olurlar. 40 yaş ve üzeri kadınlar kendi yumurtalarını kullanarak tüp bebek tedavisi ile yalnızca % 20 canlı doğum oranına sahip olabilirler. Bu nedenle donör yumurta terapisi bu yaş grubunda bu kadar popüler hale gelmiştir. Ne yazık ki, yumurtalık stimülasyonu girişimlerine kötü yanıt veren bazı genç kadınlar var. Belki de “zayıf yanıtlayıcılar” diye adlandırılanlar, bir Turner’ın mozaik sendromlu hastasında olduğu gibi daha genetik açıdan dengesiz yumurtalarla doğarlar veya geçmiş cerrahi tedavi, pelvik enfeksiyonlar, kanser tedavisi, sigara içimi, yumurtalık skarlaması nedeniyle daha az yumurta veya kalitesiz yumurta içerebilirler Endometriozis veya açıklanamayan infertilite ile ilişkili vb. Tüp bebek uygulayıcılarına en büyük meydan okumayı sunmuş olan bu hasta grubu. Bazı genç kadının yumurtaları daha az olabilir, ancak hepsi düşük kaliteli midir? Hangi over rezerv testleri yaygın olarak kullanılır? Bazal FSH testi, menstruasyon döngüsünün ikinci veya üçüncü gününde çizilen bir kan testidir. FSH, hipofiz bezinden salınır ve böylece yumurtaları büyür ve sonunda yumurtlamak üzere yumurtalıkları seçer ve seçer. Az sayıda yumurta olduğunda, bu hipofizin daha güçlü bir sinyal göndermesi gerekir; bu nedenle FSH düzeyi bu koşullarda daha yüksek olur. Çoğu doğurganlık merkezleri, üzerinde “yoksul müdahale” olarak adlandırılan bir FSH seviyesi tespit etmiştir. Normal aralığa giren kadınların IVF için daha iyi aday olduğuna inanılıyor. Maalesef, test sonuçları doğru olmayabilir çünkü menstruasyon döngüsü sırasında gerçekten kan çekildiğinde önemlidir. Bazal FSH zamanında, hastanın doğru günde çizilen testi gerçekleştirdiğini doğrulamaya yardımcı olması için bir estradiol seviyesi çizilebilir. Çünkü östradiol seviyesi yükselirse FSH düzeyi bastırılır. Bazen erken menopozdaki kadınlar, sahte negatif sonuçlar veren baskılanmış FSH seviyeleri ile üç yüksek estradiol seviyesine sahip olacaklar. CCCT testi, 35 yaş ve üzeri kadınlar için bazal FSH testinin bir inceliği olarak geliştirildi. Bu testle, hastanın 5 ila 9. siklik günlerde 100 mg doğurganlık ilacının uygulanmasını müteakiben, 3. günde ve başka 10. günde çekilen bir bazal FSH seviyesi vardır. Test, bazal seviyenin uyarılmış seviyelerine kıyasla yorumlanmaktadır. Yumurtayı kalite için test edebilir miyiz? Yumurtalık arzını yumurtalık rezerv testi ile test edebiliriz yukarıda belirtilmiştir, ancak yumurta kalitesi için bir testimiz yok. Şu anda yumurta kalitesinin en iyi testi kadın yaşıdır Yumurtalardaki kromozomal anormallikler yaşlanma ile birlikte önemli derecede artmaktadır Yumurtlamanın kalitesi düşüktür genellikle anomalilere bağlı kromozomal anormalliklerle ilgilidir 45 yaşında bir miktar kaliteli yumurta içebilir ve yine de verimli olabilir, ancak bu nadirdir. Diğer aşırıdır, 25 yaşındaki insanlar kalitesiz yumurtalara sahip olabilirler ve infertil aynı zamanda ender olabilirler. Bunlar çok uç örneklerdir. Sorun şu ki, yumurta miktarı ve kalitesi, kadınlar yaşlandıkça belirgin şekilde azalmaktadır. Yumurtalık rezervi ve doğurganlık ne zaman azalmaya başlıyor? Kadınlarda doğurganlık potansiyelindeki azalma genellikle 30’lu yılların başında başlar ve orta-son 30’lu yıllarda hızlanır. Tek bir kadının yumurta miktarı ve kalitesi yaşı için ortalama olabilir, ortalamadan iyidir veya ortalamadan daha kötüdür. Çiftler kendi başlarına hamile kalmaya çalıştıklarında evet, doğurganlık doktorları yardım almadan cinsel yaşam ve gebe kalmayı onaylarlar sınırlayıcı bir faktör bazen yumurta kalitesidir. Tüp bebek tedavisi, doğal yolla bebek sahibi olamayan çiftler için çok önemli bir ışık haline gelmiştir. Dünyadaki en son teknolojik yöntemlerin uygulandığı tüp bebek tedavisinde başarı şansı üremeye yardımcı diğer tedavilere kıyasla çok yüksektir. Bunlara bir de şehir hayatının ve sağlıksız yaşam koşullarının olumsuz etkisiyle kısırlığın daha sık karşılaşılır bir sorun haline gelmesi eklendi. İşte bu sebeplerle de tüp bebek tedavisi nedir, nasıl yapılır, kimlere yapılır ve başarı şansı nedir gibi çok sayıda konu merak edilir oldu. Tüp bebek tedavisi hakkında en çok sorulan, en çok merak edilen soruları ve yanıtlarını sizler için derledik. Tüp bebek tedavisini kaç kez deneyebilirim? Tüp bebek tedavisi en yeni teknolojik olanaklar kullanılarak ve her geçen gün ilerleyen, gelişen tıp teknolojisi koşullarında gerçekleştirilmektedir. Bu sebeple de en başarılı sonuçlar verebilen üremeye yardımcı tedavi yöntemi olarak tüp bebek tedavisi uygulanmaktadır. Tedavi öncesinde çiftler çeşitli muayenelerden geçirilip değerlendirilir, ardından kendilerine en uygun tedavi protokolü belirlenerek işlemlere başlanır. Bu tedavide yeni geliştirilen uygulamalar sayesinde gebelik oranları her geçen gün artmakla birlikte maalesef henüz % 100 sonuç almak değildir. Bu bağlamda hem diğer yardımcı üreme tedavilerinde hem de tüp bebek tedavisinde uygulama açısından bir sayı sınırlaması bulunmamaktadır. Yapılan bir deneme sonucunda başarısız olunabilir. Ancak bu noktada pes etmeden, başarısızlığa sebep olan etkenler değerlendirilir. Bu değerlendirmelere göre başarısızlığa sebep olan faktörleri ortadan kaldıracak tedaviler, uygulamalar yapılmaktadır. İlk denemesinde başarısız sonuç elde edilen pekçok hasta, ilerleyen süreçlerde gebelik elde edebilmektedir. Tüm bunlardan yola çıkarak çiftlerin sağlık durumunda bir sıkıntı olmadığı sürece, tedavi periyotları arasında dinlenme süreleri bırakılarak tüp bebek tedavisinin tekrarlanmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Tüp bebek tedavilerinde dış gebelik olur mu? Tüp bebek tedavisinde embriyo anne adayının rahmine transfer edildikten sonra, doktorun uygun bulduğu günde kanda gebelik testi yapılmaktadır. Bu testin sonucuna göre hamileliğin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılır. Bu süreçte 1 gün arayla 2 tane gebelik testi yapılır ve bu değerlerde yaklaşık 2 kat kadar bir artış olması sağlıklı bir gebeliğin meydana geldiğinin göstergesidir. Kadının gebelik testi değeri, belli bir seviyeye ulaştığında doktor, ultrason muayenesinde gebelik kesesinin yerleşim yerini kontrol eder. İşte bu ultrasonografide rahim içinde gebelik kesesinin görülememesi halinde, yeniden kanda gebelik testi yapılır. Döllenmiş yumurtanın rahim içine değil de, başka bir yere yerleşmesi durumunda dış gebelikten bahsedilir. Dış gebelik tüm gebeliklerin yaklaşık olarak % 1-2 ′sinde görülmektedir. Bu bağlamda tüp bebek tedavilerinde de dış gebelik riski bulunmaktadır. Ancak tüp bebek tedavileri ve normal gebelikler dış gebelik yüzdeleri açısından karşılaştırıldığında tüp bebek tedavilerinde bu riskin biraz daha az olduğunu söylemek mümkündür. Fakat bu oran farkı direkt olarak tüp bebek tedavileri ile direk ilgili değil, gebeliğe engel olan diğer sebeplerle bağlantılıdır. Tüp bebek tedavisinde cinsel ilişkiye girilebilir mi? Tüp bebek tedavisi sürecinde hemen her ayrıntı doktorun kanaati ve önerileri doğrultusunda yön bulur. Tedavi döneminde belirli dönemlerde cinsel ilişkide bulunulmasında bir sakınca yokken, doktorun uyarıda bulunacağı bir süre cinsellik önerilmez. Bu bakımdan yumurta keseleri belli bir boyuta ulaştıktan sonra cinsel ilişki bulunulması tavsiye edilmez. Bunun sebebi yumurtalık boyutunun arttığı için kadının kasık ağrısı hissetmesi, yumurta keselerinin erken çatlaması ya da yumurtalıkların kendi etrafında dönmesi gibi bir risk oluşmasıdır. Ayrıca kadından yumurtanın toplanacağı gün, erkekten de sperm örneği alınır. Bu nedenle bu işlemden en az 2 en çok 6 gün öncesi zaman diliminde baba adayının cinsel perhize girmesi, cinsel ilişki yaşamaması, boşalmaması gerekmektedir. Bu süre erkeğin semen analizi değerlerine göre tedaviyi yürüten doktorun tavsiyesi ve kanaatine göre planlanmaktadır. Embriyo transferi yapılmayacak ise yumurta toplama işlemi sonrasında en az 2 gün cinsel birliktelik önerilmez. Eğer embriyo transferi işlemi yapılacaksa transferden en az 2 gün sonrasında yeniden cinsel ilişkiye girmekte sakınca yoktur. Tüp bebek tedavilerinde genetik tarama kimlere önerilir? Doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftlerde kimi zaman genetik sorunlar bulunabiliyor. İşte bu sebeple tüp bebek tedavilerinde embriyolara uygulanan genetik tarama yöntemleri ile hem sayısal kromozom bozuklukları hem de kromozomlardaki belirli bazı yapısal değişiklikler incelenebiliyor, tedavinin başarı şansı artırılıyor. Tedavide deneyimli bir embriyoloji ekibi tarafından gerçekleştirilen biyopsi uygulamalarında, embriyonun zarar görme riski genellikle % 1’in altındadır. Genetik tanı sayesinde doğacak bebekte muhtemel olabilecek kromozomal bozukluklar tespit edilir, genetik açıdan bozuk olan embriyolar seçilir ve böylece gebelik şansı arttırılır başarısız tüp bebek denemelerinin önüne geçilmeye çalışılır. Genetik tarama ile desteklenen tüp bebek tedavileri; tekrarlayan gebelik kayıpları, anomali veya metabolik hastalıklı bebek öyküsü, tekrarlayan başarısız tüp bebek denemesi, ileri kadın yaşı, kadın veya erkekte kromozomal bir bozukluk, açıklanamayan kısırlık, kötü sperm kalitesi ve sperm DNA hasarı gibi sorunların olduğu durumlarda önerilmektedir. Tüp bebek tedavisinde kaçıncı gün embriyo transferi yapılır? Tüp bebek tedavilerinde laboratuarda oluşturulan embriyoların kalitesi, sağlığı ve dayanıklılığı tedavinin başarısını etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Bu bakımdan elde edilen embriyoların anne rahmi dışında hayatta kalabilmeleri için embriyonun gelişimine destek olacak solüsyonların içinde bir süre bulunması, uygun ısı, nem ve asit-baz pH dengesinin sağlanması gerekiyor. Bu nedenle tüp bebek tedavisindeki en önemli basamak embriyo gelişiminin istenen ölçüde sağlanmasıdır. Döllenme sağlandıktan sonra embriyo gelişimi uzmanlar tarafından takip edilir ve uygun olan günde transfer işlemi gerçekleştirilir. Bu durumda embriyonun kaçıncı günde transfer edileceği ile ilgili kesin bir kural bulunmamaktadır. Çünkü tüp bebek merkezinde hastaya uygulanan tedavi protokolüne, kadından elde edilen yumurta sayısına ve kalitesine, gelişmekte olan embriyonun sayısına ve kalitesine göre embriyonun transfer edilme günü değişiklik gösterir. Fakat genel olarak düşünüldüğünde ortalama blastokist gelişiminin gerçekleştiği 4., 5. ve 6. günlerde embriyo transferinin daha yüksek gebelik oranları getirdiği düşünülmekte ve genelde bu günler tercih edilmektedir. Anne babada genetik sorun varsa çocuğa geçer mi? Her sperm ve yumurtada 23’er tane kromozom bulunmaktadır. İşte bu kromozomlar döllenme yoluyla bir araya geldiği zaman vücuttaki 46 kromozomlu yeni hücreleri oluşturmaktadırlar. Bundan dolayı kromozomlar ve genler tamamen anne ve babadan gelmektedir. Bu nedenle anne ve babadaki genetik sorunların hepsi değil, ancak bazıları bebeğe de geçebiliyor. Bu genetik bozuklukların bazıları bebeklerde hastalığa sebep olabilirken, bazıları bebekte hastalık olmadan sadece hastalığın taşıyıcılığı şeklinde ortaya çıkıyor. Fakat yardımcı üreme tedavilerinde genetik taramalı tüp bebek tedavisi uygulanarak genetik açıdan sağlıklı embriyolar seçiliyor ve onlar transfer ediliyor. Bu bakımdan tüp bebek tedavilerinde bu genetik bozuklukların bebeğe aktarılması önlenerek sağlıklı gebelik şansı arttırılabiliyor. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı neye göre değişir? Tedavi gören hastaların genel sağlık durumu ve o döneme kadar kullandıkları ilaçlar, Tüp bebek tedavisi öncesinde çiftin sahip olduğu üremeye engel durumlar, Başarısız yardımcı üreme tedavisi öyküleri ve buna sebep olan etkenler, Kadın ve erkeğin üreme hücrelerinin sayısı ve kalitesi, hormon tahlilleri sonuçları, rahim tüp filmi bulguları, ultrasonografi verileri ve spermiogram testi değerleri, Anne ve baba adaylarının yaşlarının ileri olması, Elde edilen ve transfer edilen embriyonun kalitesi ve sayısı, Genetik tarama yapılan tüp bebek tedavisindeki embriyoların kalitesi ve genetik özellikleri, Bağışıklık sistemi bozuklukları, Çiftin tedavi sürecine gösterdiği uyum, Tedaviyi gerçekleştiren doktorların, hemşirelerin, embriyolog ve biyologların deneyimleri, Uygulamanın yapıldığı merkezin teknik donanım ve denetlenmesi tüp bebek tedavilerinde başarı oranını etkileyen faktörlerin bazılarıdır. Turner Sendromu olan kadına tüp bebek yapılabilir mi? Ailevi ya da kalıtsal bir hastalık olmayan Turner Sendromu kadınlarda en çok görülen kromozomal anomalilerden birisidir. Bu sorunun tüm toplumda görülme sıklığı 1/2500 dür ve sadece kız çocuklarında görülen genetik bir bozukluktur. Bu hastalık X kromozomunun bir kısmının veya tamamının yokluğu ya da yapısal bir bozukluğu nedeniyle oluşmaktadır. Dünyadaki tüm dişi fetüslerin % 3’ü bu hastalıktan etkilenmekte ve tüm düşük gebeliklerin % 9unda sebep Turner Sendromudur. Turner Sendromlu bu embriyoların yaklaşık % 1’ i doğum evresine kadar ulaşabilir, geri kalanların tamamı daha anne karnındayken kaybedilir. Turner Sendromuna rağmen doğan bebeklerde ilerleyen yaşlarda kısa boy, lenfödem, yele boyun, düşük saç çizgisi, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, üriner sistem bozuklukları, işitme ve duyma problemleri, primer amenore, erken yumurtalık yetmezliği ve infertilite gibi pek çok sağlık sorunu ile karşılaşılmaktadır. Turner Sendromluların zeka gelişimleri normal olsa da öğrenme güçlükleri, sosyal alanlarda ve arkadaş ilişkilerinde bir yetersizlik söz konusu olur. Turner sendromlu kadınlarda doğurganlık 45, XO genetiğine sahip olan kadınlarda nadir olarak görülürken; kromozomlarında mozaik veya X delesyonu olan hastalarda doğurganlık daha fazla görülür. Fakat bu durum sadece ergenliğe kendiliğinden girebilen kız çocukları için mümkün olabilmektedir. Bu hastalar genetik taramalı tüp bebek tedavileri ile gebelik elde edebilirler. Tüp bebek tedavisi öncesi Rahim tüp filmi HSG çekimi gerekli midir? Yardımcı üreme tedavisine ihtiyaç duyan kadınlarda; yani yumurtlatma- çatlatma- cinsel ilişkiye bırakma ya da aşılama tedavisi planlanan hastalarda, tedaviye başlamadan önce rahim içinin ve tüplerin yapısal ve işlevsel özelliklerinin değerlendirilebilmesi için rahim tüp filminin çekilmesi önerilir. Tüp bebek tedavisine başvuran hastalarda ise doğum, tekrarlayan gebelik kayıpları, başarısız tüp bebek denemeleri, geçirilmiş karın içi enfeksiyonlar, karın içi ameliyatlar veya rahim içi ameliyatlar, myomektomi gibi öykülerin olması durumunda rahim tüp filmi önerilir. Bunların yanında doktorun muayenesi esnasında ultrasonografide rahim içinde düzensizlik, perde, polip ve miyom benzeri görünümlerin olması ya da tüplerde hidrosalpinks benzeri yapıların izlenmesi halinde tedaviye başlamadan önce rahim tüp filmi çekilmesi tedaviyi kolaylaştıracağı için önerilmektedir. Fakat kadının ilk tüp bebek tedavisi öncesinde rahim tüp filmi çekilmiş ise ve bunun üzerinden 2-3 yıldan daha az bir süre geçmişse ve kadın bu süreçte herhangi bir enfeksiyon ya da cerrahi işlem ve gebelik öyküsü yaşamamışsa rahim tüp filminin tekrarlanmasına gerek kalmayabilir. Fakat yine bu durumda kararı verecek olan doktordur. Doktor muayene bulgularına ve çiftin öyküsüne göre bu filmin gerekli olup olmadığına tedavi sürecinde karar verir. Tüp bebek öncesi Histeroskopi ameliyatı gerekli midir? Histeroskopi için; hastanın rahim tüp filminde rahim içinde bir problem saptanması, ultrasonografide rahim içinde düzensizlik, polip, myom benzeri oluşumların izlenmesi veya başarısız tüp bebek denemelerinin olması gibi şartlar aranır. Böyle bir durumda embriyo transferi ya da aşılama tedavisi öncesinde Histeroskopi işlemi yapılarak rahim içinin gebeliğe hazır hale getirilmesi sağlanmaya çalışılır. Fakat yukarıda sayılanlardan hiçbir bulgu ya da öykü taşımayan hastalarda tüp bebek tedavisi öncesinde histeroskopi ameliyatının yapılması zorunlu değildir. Burada karar yine doktorun takdiri ve bulgularına bağlıdır. Tüp bebek tedavilerinde tüplerin açık veya kapalı olması önemli midir? Doğal yolla gerçekleşen gebeliklerde annenin yumurtaları tüplerden gelerek spermle buluşmakta ve döllenme gerçekleşmektedir. Bu sebeple tüpleri tıkalı olan kadınlar doğal yolla gebelik elde edemez ve tüp bebek tedavisine başvurur. Fakat tüp bebek tedavisinde kadın ve erkekten alınan üreme hücreleri laboratuar ortamında bir araya getirilir ve embriyo elde edilir. Bu embriyolar daha sonra anne adayının rahmine transfer edilir. Bundan dolayı tüp bebek tedavilerinde tüplerin açık ya da kapalı olmasının bir önemi yoktur. Ancak embriyonun rahim iç zarına tam olarak tutunabilmesi ve gebeliğin rahim içinde başarılı bir şekilde devam edebilmesi için tüplerin sağlıklı olması ya da rahme giriş yerinden kapalı olmaması önem taşıyor. Yoksa başarısız tüp bebek denemesi, gebelik kayıpları ve dış gebelik gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Miyom veya yumurtalıkta kist varsa tüp bebek tedavisi uygulanır mı? Kadınların pek çoğunda miyom ya da yumurtalık kisti bulunmaktadır. Hatta özel bir muayene yapılmadığı, kadın ekstra bir şikayet yaşamadığı sürece bu miyomların, kistlerin farkında bile olmayabilir. Bu bakımdan her miyom ve her yumurtalık kisti tüp bebek tedavisine engel olmadığı gibi, gebe kalamamaya ya da gebelik kaybına da neden olmaz. Bu bağlamda miyomun türü, miyomun yerleşim yeri, miyomun boyutu, miyomların sayısı, gebelik kaybı öyküsü ve başarısız tüp bebek denemesi varlığının değerlendirilmesi gerekir. Tüm bunlar değerlendirildikten sonra miyoma yönelik olarak bir cerrahi işlem gerekip gerekmediğine doktor tarafından karar verilir. Söz konusu olan yumurtalık kistlerinde ise kötü huylu olmadıkları sürece herhangi bir cerrahi işlem yapılması önerilmez de, gerekmez de. Çünkü küçük ya da büyük yapılan her cerrahi işlem yumurtalık rezervinin azalmasına neden olabilir. Bu bakımdan cerrahi işleme gerek duyulmayan hastalarda tüp bebek tedavisi ya da embriyo transferi öncesinde miyomların ve kistlerin bazı medikal tedaviler ile baskılanması, etkisiz hale getirilmesi gerekebilir. Kanser tedavisi gören kişiye tüp bebek tedavisi uygulanabilir mi? Kanser çok ciddi evreleri ve sonuçları olan bir hastalıktır. Bu bakımdan kanser tedavilerinde kullanılan kemoterapi ilaçları ve radyoterapiler hem yumurtalıklara hem de testislere ciddi zararlar verebilmektedir. Bu tür tedaviler yumurtalık ve testiküler yetmezliklere neden olabildiği gibi, üreme hücrelerinin genetik yapısını bozarak genetik açıdan hatalı, anomalili embriyoların oluşmasına da yol açabilir. Hatta bunun sonucunda kadının gebe kalamaması ya da tekrarlayan gebelik kayıpları yaşaması söz konusu olabilir. Ancak kanser tedavisi gören çiftlerde genetik taramalı tüp bebek tedavileri ile genetik açıdan sağlıklı embriyolar elde edilebilmesi halinde sağlıklı gebelik de meydana gelebilmektedir. Fakat kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaç protokolleri ise üreme hücrelerine hiç zarar vermemektedir. Yine de bu hastalıklarla mücadele eden ve üreme hücrelerine zarar vermeyen ilaçları kullanan çiftlerin belirli bir süre gebe kalmasına izin verilemez. Bu hasta grubunda öncelikle tüp bebek tedavisi ile embriyolar oluşturulur ve dondurularak saklanır. Hastanın kanser tedavisinin bitmesi ve doktor tarafından gebeliğe onay verilmesi durumunda dondurulmuş sağlıklı embriyolar kullanılarak gebelik elde edebilir. Ancak kadın ya da erkek bekar ise ve embriyo elde edilmesi mümkün değilse bu tür tedavilere başlamadan önce üreme hücresi ya da dokusu dondurulur. Hasta tedavisini olduktan ve yine doktor izin verdikten sonra ileriki yaşantılarında çocuk sahibi olabilmeleri için bir şans ortaya çıkar. Sperm vermekte zorlanan hastalara ne önerilir? Tüp bebek tedavisinde kadının yumurta toplama işlemi gününde erkekten de ICSI işleminde kullanılmak üzere sperm örneği alınması gerekir. Bu sperm örneği, erkeğin uygulamanın yapılacağı klinikte kendisini rahat hissetmesinin sağlandığı özel odalarda, mastürbasyon vasıtası ile alınmaktadır. Ancak kliniğin koşulları ne kadar olumlu olsa da, bazı durumlarda erkek strese bağlı olarak bu örneği vermekte zorlanabiliyor. Bu tip durumlarda örnek verme işlemine bir süre ara verilir ve erkeğin stresinin azalması beklenir. Kimi zaman ise erkeğin kendisini daha rahat hissetmesi için numune verme odasında eşin de girmesine izin verilmektedir. Eğer sperm örneğini verecek erkekte ereksiyon problemi varsa, ereksiyona yardımcı olabilecek bazı ilaçlar da hastaya verilebilir. Erkeğin mastürbasyonla sperm elde edememesi halinde ya da geriye boşalma veya menide hiç sperm olmaması durumunda ise erkeklerden bazı cerrahi işlemler ile sperm elde edilmesi yoluna gidilir. Bu durumda mikro TESE, TESA, MESA, PESA uygulamalarına başvurulur. Tüp bebek tedavilerinde erkeğin yaşı önemli midir? Sperm sayısı yaşa göre değişir mi? Bilinen bir gerçek var ki, erkeklerde sperm üretimi her yaşta devam etmektedir. Fakat erkeğin yaşının ilerlemesi, sağlıksız yaşam koşullarında yaşamasıyla birlikte, sperm kalitesinde ciddi bir düşüş söz konusudur. Eğer yaş faktörü üzerinde duracak olursak, 55 yaş ve üzeri erkeklerde sperm hareketliliği % 54 oranında azalmaktadır. Burada etkili olan faktör ise yaş ilerledikçe spermin DNA’sında bazı bozulmaların olmasıdır. Bu değişimlere bağlı olarak da spermin yumurtayı dölleme kabiliyeti azalır ve bu spermlerle elde edilen embriyoların kalitesinde ve genetiğinde bazı bozulmalar oluşur. Erkek yaşı ne kadar genç olur ise bir kadının gebe kalabilme ihtimali o kadar artar. Ancak olaya genel olarak bakıldığında hem doğal yollardan hem de yardımcı üreme tedavileri ile bebek sahibi olabilme hususunda kadın yaşı, erkek yaşına kıyasla çok daha büyük bir öneme sahiptir. Tüp bebek tedavisi için sperm sayısı kaç olmalıdır? Erkeklerin bebek sahibi olabilmesinde sperm sayısı, hareket ve morfoloji problemi sorun teşkil edebilmektedir. Bu çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri yardımcı üreme tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Sperm sayısı bireyler arasında ve aynı birey tarafından değişik zamanlarda verilen örnekler arasında değişkenlik gösterebilmektedir. Doğal yolla, yani cinsel birliktelik ile gebelik elde edilebilmesi için baba adayının sperm konsantrasyonun en az 15 milyon, toplam sperm sayısının da en az 39 milyon olması gerekiyor. Bundan daha az olan sperm değerlerinde doğal yollarla gebelik elde edilebilme şansının azalması nedeniyle yardımcı üreme tedavilerinden destek alınması öneriliyor. Fakat burada kadın ve erkek bir çift olarak değerlendirilmektedir. Zira semen analizi normal olan çiftlerde de pek çok farklı nedenlerle gebelik elde edilemeyebilir. Hiç spermi olmayan erkeklere tüp bebek tedavisi yapılabilir mi? Erkeklerde menide hiç sperm görülmemesi durumu azospermi olarak adlandırılır. Azospermi, kısırlık problemi olan erkeklerin ortalama % 15’inde, tüm erkeklerin ise % 1’ inde görülüyor. Erkeğin sperminin taşındığı kanallarının tıkalı olması halinde görülen azospermide, sperm üretimi olmasına rağmen meniye sperm ulaşmıyor. Bu sorun doğuştan gelebildiği gibi cerrahi uygulamalar ve yaşanan travmalar dolayısıyla da bu tıkanıklık oluşabiliyor. Bu durum obstrüktif azospermi olarak adlandırılıyor ve tüm hastaların % 40’ında böyle bir sorun saptanabiliyor. Eğer erkeğin sperm kanalları açık olmasına rağmen azospermi varsa, bu durum testis yetmezliğidir. Burada da hormonsal bozukluk ya da yapısal bir bozukluk bulunmaktadır. Bu soruna nonobstrüktif azospermi adı veriliyor. Bu gruptaki azospermi vakalarına bir de sıklıkla kromozom kusurları eşlik edebiliyor. Bundan dolayı da erkeğe genetik inceleme önerilmelidir. Bu bağlamda öncelikle azosperminin nedeni araştırılmalı, bulunmalı ve tedavi sebebe yönelik olarak planlanmalıdır. Azospermi tanısı konulan kişilerde öncelikle detaylı bir öykü alınır, ardından fiziki muayene yapılır, sonrasında skrotal doppler ultrasonografi ve laboratuar tetkikleri değerlendirilir. Azospermiye sebep olan sağlık sorununun giderilmesi, GnRH, FSH ve testosteron hormonlarıyla tedavi yapılması durumunda bazı hastalarda sperm üretiminin sağlanması mümkün olabiliyor. Obstrüktif azospermi hastalarında genel olarak cerrahi sperm elde etme yöntemleri ile sperm bulunur. Burada olasılık % 100’e yakın iken; nonobstrüktif azospermide bu oran % 65’e düşmektedir. Yardımcı üreme tedavilerinde kullanılan sperm elde etme yöntemleri; MESA PESA Perkutan Epididimal Sperm Aspirasyonu, PTESA Perkutan Testiküler Sperm Aspirasyonu, TESE Testiküler Sperm Ekstraksiyonu, Mikro TESE Mikroskop altında Testiküler Sperm Ekstraksiyonu şeklindedir. Sperm sayısını artırmak mümkün müdür? Kadınlarda yumurta üretimi orta yaşlarda menopozla birlikte dururken, erkeklerde sperm üretimi ileri yaşlara kadar devam etmektedir. Fakat bu üretim devam ederken erkeklerin yaşla birlikte üreme potansiyellerinde bir azalma meydana gelir. Bu bakımdan sperm analizi sonuçları erkeklerin maruz kaldıkları çevresel etkenlere, yaşam kalitelerine, genetik mirasa göre değişim gösterir. Bu nedenle bebek sahibi olmak isteyen erkekler, öncelikle sperm sayısını düşüren faktörlerden uzak durmalılar. Sigara, alkol, uyuşturucu, aşırı kilo hem genel sağlık açısından zararlıdır, hem de spermin sayı ve kalitesinde bir düşüşe neden olmaktadır. Fakat bu önemli sebeplerin dışında da dar giysi ve iç çamaşırları, uzun süreli bisiklet kullanımı, aşırı egzersiz, sauna gibi sıcak mekanlarda uzun süreli yüksek ısıya maruz kalınması, uzun süreli oturarak çalışılması, inmemiş testis, kanser tedavisi, RT, KT, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, ağır ilaçlar, bazı vitamin eksiklikleri, varikosel, geçirilmiş cerrahi müdahaleler, geçirilmiş enfeksiyonlar-ateşli hastalıklar, genital bölge travmaları gibi olumsuz durumlar da sperm sayısı, hareket ve morfolojisinde değişimlere neden olabilmektedir. Erkeklerde sperm sayısının artmasını sağladığı iddiasıyla piyasada satılan pek çok ilaç bulunmaktadır. Bu ürünlerden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir. Bunun yanında gıda takviyesi şeklinde pazarlanan ve antioksidan özelliği olan bazı ilaçların semen analizi üzerinde iyileştirici etkilerinin olduğuna dair bazı yanlış bilgiler mevcut. Öncelikle sperm analizindeki sorunun belirlenmesi, bu sorunun düzeltilebilmesi adına önlemlerin alınması ve bu soruna yönelik tedavinin planlanması için kısırlık ile ilgilenen bir üroloji doktorundan ve yine kısırlık ile ilgilenen bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanından destek alınması gerekmektedir. Bu ilaçların ve gıda takviyelerinin bilinçsizce kullanılması hem üreme yeterliliğine zarar verebilir hem de başka rahatsızlıklara yol açabilir. Bu konuda en faydalı ve doğru yolu gösterecek kişiler o işin eğitimini almış, bu konuda deneyim sahibi doktorlardır. Spermler hareketsiz ise tüp bebek yaptırabilir miyim? Doğal yollarla, yani cinsel ilişki ile yumurta arttırma ve çatlatma tedavileri ile gebelik elde edilebilmesi için spermlerin belirli oranlarda hareketli olması gerekiyor. Çünkü spermin yumurtayı dölleyebilmesi belli için belli bir hareketliliğinin olması gerekir. Zira düşük hıza sahip olan spermin yumurtaya ulaşması zaman alır ve bu süreçte sperm canlılığını yitirebilir. İşte böyle sperm hareket problemlerinin varlığında aşılama, tüp bebek gibi yardımcı üreme tedavilerinden destek alınması doğru olur. Bu amaçla bazı sperm seçim yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlar mikroçip, IMSI, MSOME, Birefringence, PICSI, Magnetic Activated Cell Sorter MACS olarak sıralanabilir. Bu bakımdan öncelikle hareket problemine neden olan etkenler araştırılır ve düzeltilebilecek olanlara hem yaşam tarzı anlamında hem de cerrahi yöntemler anlamında müdahale edilir. Yine doktorun önerdiği bazı gıda takviyeleri ve ilaç tedavileri ile sperm hareketlerinin kısmen düzeltilmesi mümkün olabilir. Bir de erkeğin tüm spermleri hareketsiz, ancak canlı durumda ise ya da tedavi olduğu halde harekette ve elde edilen embriyo kalitesinde bir düzelme olmuyorsa MESA, PESA Perkutan Epididimal Sperm Aspirasyonu, PTESA Perkutan Testiküler Sperm Aspirasyonu, TESE Testiküler Sperm Ekstraksiyonu, Mikro TESE Mikroskop altında Testiküler Sperm Ekstraksiyonu gibi sperm elde etme yöntemleri kullanılır. Bu yöntemlerle yardımcı üreme tedavilerinde başarı elde etmek mümkün olabilir. Bunların dışında; erkeğin cinsel perhiz süresini uzatmak, testislerin ısıya olan maruz kalma süresini azaltmak, sıcak küvet, sauna, hamamdan kaçınmak, dar giysileri tercih etmemek, sigara kullanmamak, beslenme alışkanlıklarını sağlıklı yönde değiştirmek, stres ve kötü yaşam koşullarından uzak durmak da sperm sayısının arttırılmasında yardımcı olabilecek uygulamalardır. Sperm sayısının çok az olması durumunda tüp bebek tedavisi yapılabilir mi? Tüp bebek tedavisinde erkeğin sperm, kadınınsa yumurta kalitesi ve sayısı gebeliğin elde edilebilmesi ve canlı doğum için elbette çok önemlidir. Ancak tüp bebek tedavisinde döllenme ve embriyo elde etme olayları uzmanlar tarafından gerçekleştirildiği için sperm sayısı az da olsa kaliteli ve canlı embriyo elde edilebilmekte, sağlıklı bir transfer yapılabilmektedir. Fakat sperm sayısı az olduğunda elde edilecek sağlıklı embriyo sayısı da az olacaktır ve dolayısıyla da rahme yerleştirmek için en sağlıklı embriyoyu seçmek için çok fazla seçenek bulunamayabilecektir. Ama tüp bebek tedavisi öncesinde spermiyogram sonucu sperm sayısının çok az olduğu tespit edildiğinde mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır. Erkeğin verdiği menide hiç sperm bulunamadığında ise cerrahi yöntemle testis kanallarında ve dokusunda sperm aranır. Bu şekilde döllenme gerçekleştirilir. Tüp bebek tedavisi sonucu yumurtalık rezervi tükenir mi? Kız bebeklerin doğumu sırasında her iki yumurtalıkta toplamda 1-2 milyon arasında yumurta öncüsü hücre bulunur. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede bu yumurtaların bir kısmı vücut tarafından yok edilir ve kızın ilk adeti görmesi ile birlikte bu sayı 250-400 bin civarına kadar geriler. Adet döneminin başlaması ile birlikte her ay belirli sayıda yumurta kesesi seçilir ve 1-2 tanesi olgunlaşırken, diğer yumurta keseleri vücut tarafından atılır. Yumurtalıkta üç çeşit yumurta evresi bulunur; olgunlaşmamış yumurtalar, belirli bir döngü içinde olgunlaşan ve yumurtlamak üzere hazırlanan yumurtalar ve ölü yumurta havuzu şeklindedir. Tüp bebek tedavisi uygulamalarında o ay içinde seçilen yumurta keselerinin çoğu olgunlaştırılmaya, elde edilen yumurta sayısı arttırılmaya çalışılır. Nu şekilde vücudun onları yok etmesine engel olunur. Bu bakımdan tüp bebek tedavileri ile kadının yumurta rezervinin azalması ya da tükenmesi söz konusu olamaz. Tüp bebek tedavisi öncesi özel bir beslenme planı gerekli mi? Genel olarak baktığımızda tüp bebek tedavisi öncesinde özel bir beslenme programına uyulması gerekmiyor. Fakat dengeli beslenme hem genel vücut sağlığı hem gebeliğin olabilmesi hem de hamileliğin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için önemlidir. Bu da elbette tüp bebek tedavisinde başarı elde edilmesine yardımcı olur. Bu nedenle öncelikle tüp bebek tedavisine başvuran çiftin sağlık durumları ve hastalıkları değerlendirilmeli, ona göre bir beslenme programı önerilmelidir. Bu bağlamda sağlıklı bir hamilelik için öncelikle vücut kitle indeksine göre uygun bir kiloda olunması önem taşır. Aşırı kilolu olmak ya da aşırı zayıf olmak gebelik ve tüp bebek başarı şansını azaltabiliyor. Yardımcı üreme tedavilerine başlarken genel olarak karbonhidrattan fakir, ancak mineral, protein, Omega 3′ten zengin bir beslenme programı tercih edilmelidir. Hamilelik öncesinde ve hamilelik dönemi içinde folik asit, potasyum, magnezyum açısından zengin yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler ve baklagiller tüketmek çok önemlidir. B ve C vitamini içeren meyve ve sebzeler, en az 2- 3 litre su günlük olarak tüketilmelidir. Aynı zamanda suni tatlandırıcılardan, konserve gıdalardan, katkı maddesi içeren hazır gıdalardan uzak durulması önem taşır. Çay, kahve, asitli içeceklerinse bırakılması değil de, tüketiminin azaltılmalısı, düzenli bir yaşam ve uyku düzeninin sağlanması önerilir. Tüp bebek sonrası özel bir beslenme planı gerekli midir? Tüp bebek tedavisi süreci; öncesindeki hazırlıklar, tedavi esnası ve tedavinin sonrası olmak üzere 3 aşamalı şekilde düşünülür. Bu üç aşama da birbirine bağlı ve birbirini etkiler şekildedir. Bu bakımdan tıpkı tedaviye başlamadan önce olduğu gibi tedavi sonrasında da sağlıklı beslenme kuralları takip edilmeli, genel sağlığa özen gösterilmelidir. Tedavide embriyo transferi sonrasında gebelik elde edilmesinden doğuma kadar olan süreçte de sağlıklı ve doğru beslenmek eve canlı bebek götürebilme şansını artıracaktır. Tüp bebek tedavisi sonrasında da kişilerin tüp bebek tedavisi öncesinde olduğu gibi sağlıklı beslenmeye devam etmeleri önerilir. Gebelik döneminde günlük kalori ihtiyacı artar, alınması gereken sıvı, protein, vitamin, mineraller, temel ve eser elementlerin ihtiyacı artar. Bu ihtiyacı karşılayacak şekilde beslenmek önemlidir. Bu süreç için önerilen beslenme şekli; şeker ve yağ miktarı yüksek gıdalar hariç tüm temel besin maddelerinin her birinden, yeterince ve düzenli olarak alınması şeklindedir. Doğum kontrol yöntemlerinden biri olan bağlanan tüpler daha sonra açılır mı? Cinsel ilişki ile yani doğal yolla gebe kalınabilmesi için sperm ile yumurtanın tüplerde bir araya gelmesi gerekir. Daha fazla çocuk sahibi olmayı istemeyen çiftler, özel bir hastalık nedeniyle gebe kalmasına izin verilmeyen kadınlar, doğum kontrol yöntemi olarak tüplerini bağlatmayı tercih edebiliyorlar. Ayrıca geçirilen enfeksiyonlar, karın içi ameliyatlar ya da endometriozise bağlı olarak tüplerde oluşan hasar da tüplerin bağlanmasına sebep olabiliyor. Tüplerin bağlanması kolay ve pratik bir operasyondur, ancak bağlı tüplerin açılması ise biraz daha zor ve sorunlu ameliyattır. Bu ameliyatlarda laparoskopi ile veya açık ameliyat ile bir operasyon mikroskobu ya da büyüteç kullanılarak mikro cerrahi ile tüpün bağlı olan iki ucu bulunur ve daha sonra bu uçlar kesilerek uç uca getirilip yeniden dikilir. Ancak bu işlem ile tüpler genel olarak eski haline, bağlanmadan önceki fonksiyonuna kavuşamayabilir. Tüpleri bağlanıp ardından açılan kadınlarda dış gebelik oranlarında bir artış gözlenmektedir. Bu sebeple yumurtalık rezervi azalmış, yaşı ilerlemiş kadınlarda, kısırlık açısından tüpler dışında başka nedenler saptanmış çiftlerde, tubal koterizasyon yöntemi kullanılan hastalarda, erkekte sperm hareket morfoloji ve sayı problemi varlığında, tüplerindeki hasar enfeksiyon veya dış gebelik nedeniyle oluşmuş olan hastalarda tüplerin açılması yerine tüp bebek tedavileri önerilir. Tüp bebek tedavisi, üremeye yardımcı olmak veya olası gebelikte genetik problemleri önlemek ve çocuk sahibi olabilmeye yardımcı olmak için uygulanan karmaşık bir prosedürler serisidir. Tüp bebek sırasında olgun yumurtalar yumurtalıklardan toplanır alınır ve bir laboratuvarda sperm ile bir araya getirilerek döllenir. Sonra döllenmiş yumurta olan embriyo veya embriyolar rahme transfer edilir. Klasik bir tüp bebek tedavisi yaklaşık üç hafta sürer. Bazen bu adımlar farklı parçalara ayrılır ve işlem daha da uzun sürebilir. Tüp bebek tedavisi, yardımcı üreme teknolojisinin en etkili şeklidir ve bu tedavide anne adayının ve baba adayının kendi üreme hücreleri kullanılır. Yani tüp bebek tedavisi ile elde edilen gebeliklerin doğal yolla elde edilen gebeliklerden tek farkı gebeliğin oluşma şeklidir. Bir çiftin tüp bebek tedavisi uygulanarak sağlıklı bir bebek sahibi olma şansı; yaş ve kısırlığın nedeni gibi birçok faktöre bağlıdır. Çoğunlukla da başarılı bir gebelik elde edilebilir, sağlıklı bir doğum gerçekleştirilebilir. Ancak tüp bebek tedavisinin çoğu çift için maddi olarak biraz masraflı, duygusal açıdan da sıkıntılı olabiliyor. İşte birtakım yükleri olan bu tedavide başarı şansını artırmak için de kimi zaman anne adayının rahmine birden fazla embriyo transfer edilebiliyor. Ama birden fazla sayıda embriyo naklinin de çoğul gebelik riski taşıdığının altını çizmekte fayda var. Olumlu etkileri kesinlikle risklerinden daha fazla olan tüp bebek tedavisinin nasıl çalıştığı, tedavinin potansiyel riskleri ve bu kısırlığı tedavi etme yönteminin uygun olup olmadığı konusunda tüp bebek uzmanları en detaylı şekilde yardımcı olabilir. Tüp bebek tedavisi tek seçenek mi? Kesinlikle hayır, ancak üremeye yardımcı tedaviler arasında en etkili olan yöntem olabilir. Tüp bebek tedavisi kısırlık veya genetik problemler konusunda çok başarılı bir tedavidir. Kısırlığı tedavi etmek için tüp bebek tedavisi seçeneği öncesinde, anne ve baba adayları yumurta üretimini veya rahim içi döllenmeyi arttırmak için üreme ilaçları da dahil olmak üzere daha az zahmetli tedavi seçeneklerini deneyebilir. Kısırlık sorunu olan çiftlerde tam da yumurtlama zamanında spermin doğrudan rahme yakın bir yere yerleştirilmesi işlemi de çok başarılı sonuçlar verebilir. Her ne kadar normal şartlar altında tüp bebek tedavisi üremeye yardımcı tedavilerden ilk seçenek olmasa da, bazen tüp bebek tedavisi 40 yaş üstü kadınlarda kısırlık için birincil tedavi olarak sunulmaktadır. Bununla birlikte bazı sağlık sorunları olan çiftler için de diğer seçenekler göz ardı edilir ve tüp bebek tedavisi yapılabilir. Direkt olarak tüp bebek tedavisi gerektiren sorunlar Fallop tüpü hasarı veya tıkanması Fallop tüpü hasarı veya tıkanması durumunda yumurtanın döllenmesi veya bir embriyonun rahme ulaşması zorlaşır ya da engellenir. Yumurtlama bozuklukları Kadının yumurtlama düzensizlikleri varsa doğal yolla döllenme için daha az yumurta bulunur ve gebelik zorlaşır. Endometriozis Endometriozis, rahim dokusunun rahmin dışına çıkıp yumurtalıklarda veya fallop tüplerinde büyümesi durumudur. Bu durumda da çoğunlukla yumurtalıkların, rahmin ve fallop tüplerinin işlevleri olumsuz etkilenir, doğal yolla gebelik zorlaşır. Rahim miyomları Miyomlar, rahmin duvarında iyi huylu tümörlerdir ve 30’lu ve 40’lı yaşlarda kadınlarda yaygın olarak görülür. Miyomlar, döllenmiş yumurtanın rahme tutunmasına engel olabilir. Tüplerin bağlanması veya cerrahi müdahale ile alınması Tüp bağlanması, fallop tüplerinin gebeliği kalıcı olarak önlemek için bağlandığı veya bloke edildiği bir işlemdir. Bu tür bir durumda kadın gebe kalmak isterse tüp bebek tedavisi en doğru alternatif olabilir. Bozulmuş sperm üretimi veya işlev bozuklukları Doğal yolla gebelik elde edebilmek için baba adayının belli sayıda ve kalitede sperme sahip olması gerekiyor. Ortalamanın altında olan sperm konsantrasyonu, zayıf sperm hareketi zayıf mobilite veya sperm büyüklüğünün düşüklüğü gibi anormallikler, spermin bir yumurtayı döllemesini zorlaştırabilir. Eğer baba adayında sperm anormallikleri tespit edilirse, sorunun düzeltilebilir olup olmadığı veya altta yatan sağlık sorunlarının neler olduğu kontrol edilir ve genellikle bu tür bir durumda tüp bebek tedavisine başvurulur. Açıklanamayan kısırlık Açıklanamayan kısırlık, doğal yolla gebeliğe engel olan sorunlar bakımından çift değerlendirildiğinde kesin bir kısırlık nedeni bulunamaması durumudur. Bu tür bir durumda tüp bebek tedavisi doğru bir tedavi seçeneğidir. Genetik bir hastalık Bilinen genetik bir rahatsızlığı olan çiftlerde, bebeğin de genetik bozukluk bulaştırma riski göz önünde bulundurularak preimplantasyon genetik testler yapılabilir. Tüp bebek tedavisinde yumurtalar toplandıktan ve döllendikten sonra, bazı genetik problemler bulunmasa da belirli genetik problemler için taranır. Bu taramalar sonucunda tanımlanmış problemleri içermeyen embriyolar rahme aktarılabilir. Kanser veya diğer sağlık sorunları olan çiftlerde doğurganlığın korunması Doğurganlığa zarar verebilecek olan radyasyon veya kemoterapi gibi kanser tedavisine başlaması gereken çiftlerde doğurganlığın korunması için tüp bebek tedavisi iyi bir seçenek olabilir. Kadınlar yumurtalıklarından toplanmış ve daha sonra kullanılmak üzere döllenmemiş halde yumurtalarını dondurabilir. Veya var olan yumurtalar döllenebilir ve ileride kullanılmak üzere embriyo olarak dondurulabilir. Tüp bebek tedavisinin olası riskleri Çoğul gebelik Tüp bebek tedavisi, birden fazla embriyo rahme transfer edildiğinde çoğul doğum riskini artırır. Çoğul fetüslere sahip bir hamilelik, erken doğum riski ve düşük doğum ağırlıklı bebek riski açısından tekil bir gebeliklere göre daha yüksek risklidir. Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı Bazı araştırmalara göre tüp bebek tedavisi, erken doğum veya düşük doğum ağırlıklı bebek riskini çok az da olsa artırmaktadır. Ancak bu konuda kesin geçerli veriler olduğu da söylenemez. Over hiperstimülasyonu sendromu Yumurtlamayı tetiklemek için insan koryonik gonadotropin HCG gibi enjekte edilebilir doğurganlık ilaçlarının kullanılması, yumurtalıkların şişmesi ve ağrılı olması şeklinde semptom veren yumurtalık hiperstimülasyon sendromuna neden olabilir. Bu sorunda belirtiler tipik olarak bir hafta sürer ve hafif karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma ve ishal şeklindedir. Ancak tedavi ile gebe kalınması durumunda semptomlar birkaç hafta sürebilir. Bazı vakalarda ise nadiren de olsa hızlı kilo alımı ve nefes darlığına da neden olabilecek daha şiddetli bir over hiperstimülasyon sendromu gelişmesi söz konusu olabilir. Düşük Taze embriyolarla yapılan tüp bebek tedavisi ile hamile kalanlar için düşük yapma oranı doğal yolla hamile kalan kadınlara benzerdir. İster doğal yolla isterse tüp bebek tedavisi ile gebelik olsun her hamileliğin yaklaşık % 15 -% 25 oranında düşük riski vardır ve bu risk annenin yaşı arttıkça artar. Yumurta toplama prosedürü komplikasyonları Yumurta toplamak için aspire edici bir iğnenin kullanılması gerekiyor ve bu da muhtemelen kanamaya, enfeksiyona veya bağırsakta, mesanede veya bir kan damarında hasara neden olabilir. Ayrıca riskler eğer genel anestezi kullanılıyorsa riskler daha yüksek olabilir. Ektopik gebelik dış gebelik Tüp bebek tedavisi gören kadınların yaklaşık % 2 – % 5’i ektopik gebelik yaşar. dış gebelik, döllenmiş yumurtanın rahme değil de, rahim dışına, genellikle bir fallop tüpü içine yerleşir. Döllenmiş yumurta rahim dışında başka bir alanda yaşayamadığı için de hamilelik devam edemez. Doğum kusurları Anne adayının yaşı, gebeliğin doğal yolla mı, yoksa tüp bebek tedavisi ile mi gerçekleştiğine bakılmaksızın doğum kusurlarının gelişiminde birincil risk faktörüdür. Tüp bebek tedavisi ile olan gebeliklerde bebeklerin bazı doğum kusurları riski altında olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. KAYNAK Kanser Kanser türleri ve gebeliklere dair yapılan bazı çalışmalar, yumurta büyümesini teşvik etmek için kullanılan bazı ilaçlar ile spesifik bir yumurtalık tümörünün gelişimi arasında bir bağlantı olabileceğini öne sürmektedir. Ancak ardından yapılan pek çok çalışma ise bu bulguları çok da fazla desteklememektedir. Güncel çalışmalara göre göğüs kanseri, endometriyal kanser, servikal kanser veya yumurtalık kanseri ve tüp bebek tedavisi ilaçları arasında belirgin bir bağlantı ya da artan bir risk bulunduğu söylenemez. Stres Tüp bebek tedavisi finansal, fiziksel ve duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Özellikle de tedavinin başarılı olup olmayacağı belirsizliği strese sebep olur. Stresin tüp bebek tedavisinde başarıyı olumsuz etkileyebileceğine dair veriler bulunmaktadır. Bu bağlamda tedavi süresince danışmanlardan, aileden ve arkadaşlardan destek almak hem anne hem de baba adayının kısırlık tedavisinin iniş ve çıkışlarında yardımcı olabilir. Tüp bebek tedavisine nasıl hazırlanılır? Tüp bebek tedavisi için klinik seçerken, kliniğin başarı oranının, hastanın yaşı ve tıbbi sorunları, kliniğin tedavi popülasyonu ve tedavi yaklaşımları gibi birçok faktör bir arada değerlendirilmelidir. Bununla birlikte tedavi prosedürünün her adımına ilişkin maliyetler hakkında da ayrıntılı bilgi almak önemlidir. Tüp bebek tedavisi öncesinde yapılması gereken testler Yumurtalık rezervi testi Anne adayının yumurta sayısı ve kalitesini belirlemek için doktor, adet döngüsünün ilk birkaç günü boyunca kandaki folikül uyarıcı hormon FSH, estradiol östrojen ve anti-müllerian hormon konsantrasyonunu test edebilir. Genellikle yumurtalıkların ultrason muayenesinde kontrol edilmesiyle birlikte kullanılan test sonuçları, yumurtalıkların üreme ilaçlarına nasıl cevap vereceğini tahmin etmeye yardımcı olabilir. Semen analizi Tüp bebek tedavisinde ilk yapılan doğurganlık değerlendirmelerinin bir parçası olarak yapılmadıysa, tedavi başlamadan kısa bir süre önce semen analizi yapılır. Enfeksiyonel hastalık taraması Anne ve baba adaylarına tüp bebek tedavisine başlanmadan önce HIV de dahil olmak üzere bulaşıcı hastalıklar taraması yapılır. Uygulama sahte embriyo transferi Doktor, anne adayının rahim boşluğunun derinliğini ve embriyoların rahme başarılı bir şekilde yerleştirme olasılığını belirlemek için öncelikle sahte bir embriyo transferi yapılabilir. Rahim değerlendirmesi Tüp bebek tedavisine başlamadan önce doktor, rahim içi astarını inceleyecektir. Bu işlem, rahim ağzına sıvı enjekte edilen bir sonohisterografi ve rahim boşluğunun görüntülerini oluşturmak için bir ultrason muayenesini içerebilir. Vajinadan ve rahim ağzından ince, esnek ve ışıklı bir teleskopun gönderildiği ve rahme yerleştirildiği histeroskopi işlemi yapılır, bu alanlar görüntülenir. Tüp bebek tedavisine başlamadan önce en önemli sorular ve cevapları Kaç tane embriyo transfer edilecek? Transfer edilen embriyoların sayısı tipik olarak yaş ve alınan yumurta sayısına göredir. İmplantasyon oranı yaşlı kadınlar için düşük olduğundan, daha fazla embriyo transfer edilir. Ancak kadın daha önceden, yani genç yaşlardayken yumurtalarını dondurduysa ya da embriyo dondurulduysa tek embriyo transfer edilebilir. Zaten ülkemizdeki yasal düzenlemelere gör çoğul gebelik riskini en aza indirebilmek için tüp bebek tedavisinde genellikle bir embriyo ve gerekli görülürse iki tane embriyo transfer edilmektedir. Tedavi öncesinde kaç tane embriyo transfer edileceğinin de doktorla konuşulması önemlidir. Fazla embriyolar ne yapılacak? Bir tüp bebek tedavisinde genellikle birden fazla sayıda kaliteli ve gebeliğe uygun embriyo gelişmektedir. Bu şekilde transfer edilenden daha fazla olan embriyoların dondurulması yolu izlenebilir. Çünkü başarısız bir tüp bebek denemesinden bir süre sonra yeniden denemek istenebilir. Aynı prosedürleri yeniden yaşamamak adına fazla embriyoları dondurmak mantıklı ve faydalı bir seçenektir. Ayrıca her embriyonun donma ve çözülme işleminde hayatta kalamadığı da göz önünde bulundurulmalı ve mümkün olan en fazla sayıda embriyo dondurulması yoluna gidilmelidir. Çoğul gebelik riski ile nasıl başa çıkılacak? Tüp bebek tedavisinde rahme birden fazla embriyo transfer edilmesi durumunda neredeyse transfer edilen embriyo sayısı kadar çoğul gebelik riski vardır. Elbette ki çoğul gebelik riski de beraberinde hem anne adayı hem de bebekler için sağlık açısından riskler oluşturuyor. Bazı vakalarda ise anne adayının gebe kalma olasılığının çok düşük olduğu gözlenebiliyor ve gebelik olmamasına kıyasla çoğul gebelik daha olumlu olabiliyor. Tüp bebek tedavisi birbirini destekleyen aşamalardan oluşur! Klasik tüp bebek tedavisi; danışmanlık, yumurtalıkların uyarılması, yumurta toplama ve sperm alımı, döllenme ve embriyo transferi olmak üzere 5 temel aşamadan oluşur. Herhangi bir ekstra işlemin gerekmediği klasik tüp bebek tedavisi 2 – 3 hafta sürebilir. Ancak gebeliği kolaylaştıracak ekstra yaklaşımlar uygulandığında süre daha uzun olabilir, kimi zaman da ilk denemede gebelik elde edilemeyebilir ve ikinci ya da üçüncü denemeler gerekebilir, bu süre uzayabilir. Aşama Danışmanlık Tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerden öncelikle ayrıntılı bir sağlık durumu öyküsü alınır, geçmiş hastalıklar, genetik özellikler, kullanılan ilaçlar, tedaviler öğrenilir. Ne kadar zamandır doğal yolla gebelik deneyip başarılı olunamadığı önemlidir. Çiftin mevcut sağlık ve üremeye yetisi durumunu öğrenmek için pek çok test ve muayene de yapılır. Tüp bebek tedavisi için koşullar uygunsa çifte tüp bebek tedavisinin ne olduğu, nasıl yapılacağı, neler uygulanacağı, olası riskleri gibi pek çok konuda ayrıntılı bilgi verilir. Tüm şartlar yerindeyse tedaviye başlanır. Aşama Yumurtlama tedavisi Tüp bebek tedavisi sırasında yumurtalıkları birden fazla yumurta üretmeye teşvik etmek için sentetik hormonlarla tedavi yapılır, ilaç reçete edilir. Normalde zaten üreme çağındaki kadınların yumurtalıklarında her ay 1 tane yumurta gelişir. Ancak yumurtlama tedavisi yapılırsa daha fazla sayıda yumurta elde edilebilir. Tüp bebek tedavisinde ise birden fazla yumurtaya ihtiyaç vardır. Çünkü bazı yumurtalar laboratuvarda normal şekilde döllenmez veya gelişmez. Yumurtlama tedavisi ile birden fazla sayıda yumurta elde edildiğinde döllenme ve kaliteli embriyo gelişimi şansı da daha yüksek olur. Yumurtlama tedavisinde şu ilaçlara ihtiyaç duyulur! Yumurtalık uyarılması için kullanılan ilaçlar Yumurtalıkları uyarmak için, bir folikül uyarıcı hormon FSH, bir luteinize edici hormon LH veya her ikisinin bir kombinasyonunu içeren bir ilaç enjekte edilebilir. Bu ilaçlar aynı anda birden fazla yumurta gelişmesini teşvik eder. Yumurta olgunlaşması için ilaçlar Foliküller yumurta alımına hazır olduğunda ki bu genellikle 8 – 14 gün sonra, yumurtaların olgunlaşmasına yardımcı olmak için insan koryonik gonadotropin HCG veya başka ilaçlar alınır. Erken yumurtlamayı önlemek için kullanılan ilaçlar Yumurtaların yumurtalıklardan tam olgunlaşınca çıkması önemlidir. Bu ilaçlar da vücudun gelişmekte olan yumurtaları çok kısa sürede dışarı salmasını önler. Rahmin astarını gebeliğe hazırlamak için ilaçlar Yumurta toplama gününde veya embriyo transferi sırasında doktor, rahmin iç kısmının implantasyona daha açık, daha uygun hale gelmesi için progesteron takviyesi almayı önerir. Tüp bebek tedavisinin başından sonuna kadar tedaviyi yürüten doktor, hangi ilaçların kullanılacağını ve ne zaman kullanacağını ayrıntılı olarak anlatacaktır. Genellikle yumurtalar toplanmaya hazır olmadan önce 1- 2 haftalık yumurtalık uyarılmasına ihtiyaç olur. Yumurtaların ne zaman toplanmaya hazır olduğunu belirlemek için doktor, aşağıdaki işlemleri yapar Vajinal ultrason Yumurtalıklardaki yumurtaların olgunlaştığı sıvı dolu yumurtalık keseleri olan folikül gelişimini izlemek için yapılan görüntüleme incelemesidir. Yumurtalık uyarıcı ilaçlara vücudun cevabını ölçmek için kan testleri yapılır. Östrojen seviyeleri tipik olarak foliküller geliştikçe artar ve progesteron seviyeleri ise yumurtlamadan sonraya kadar düşük kalır. Tüp bebek tedavileri bazen yumurta toplama işleminden önce iptal edilmek durumunda kalınır. Örneğin; yumurta geliştirme aşamasında yetersiz sayıda folikül gelişmiş olması, zamanında erken yumurtlama, çok fazla folikül gelişmesi ve over hiperstimülasyonu sendromu gibi durumlarda tedavi iptal edilir. Bir zaman sonra yeniden denenir. Tüp bebek tedavisi denemesinin iptal edilmesi durumunda doktor, bir sonraki denemede daha iyi bir yanıt almak için ilaçları veya dozlarını değiştirmeyi önerebilir ya da gerekiyorsa ekstra işlemler yapılabilir. Aşama Yumurta toplama Yumurta toplama işlemi doktorun ofisinde veya klinikte son enjeksiyondan 34 – 36 saat sonra ve yumurtlamadan önce yapılabilir. Yumurta toplama sırasında anne adayına yatıştırıcı ve ağrı kesici ilaç verilecektir. Yumurta toplama işlemi için çoğunlukla transvajinal ultrason aspirasyonu kullanılır. Folikülleri tanımlamak için vajinaya bir ultrason probu yerleştirilir. Daha sonra vajinadan ve yumurtaların alınması için foliküllerden geçen bir ultrason kılavuzuna ince bir iğne sokulur. Yumurtalar bulunur ve toplanır. Eğer yumurtalıklara transvajinal ultrason yoluyla erişilemiyorsa, iğneyi yönlendirmek için abdominal bir ultrason kullanılabilir. Bulunan yumurtalar, bir emme cihazına bağlı bir iğne vasıtasıyla foliküllerden çıkarılır. Birden fazla yumurta yaklaşık 20 dakika içinde çıkarılabilir. Olgun yumurtalar besleyici bir sıvıya kültür ortamı yerleştirilir ve inkübe edilir. Sağlıklı ve olgun görünen yumurtalar embriyo oluşturmaya çalışmak için sperm ile aynı ortama konur. Ancak bütün yumurtalar başarıyla döllenemez. Yumurta toplama işleminden sonra kadın, kramp ve şişkinlik veya baskı hissi yaşayabilir. Sperm alımı Baba adayı, yumurta toplama gününde belirtilen saatte doktorun ofisinde bir semen örneği veya yumurta alma sabahı mastürbasyon yoluyla klinikte meni verir. Bazen testis aspirasyonu, yani iğnenin kullanılması veya spermi doğrudan testisten çıkarmak için cerrahi prosedür gibi başka yöntemlerle de sperm alınabilir. Sperm, laboratuvarda semen sıvısından ayrılır ve kaliteli spermler yumurta ile aynı ortama konur. Aşama Dölleme Döllenme için yaygın iki tane yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan birisi geleneksel döllenme, bir diğeri de İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu ICSI şeklindedir. Geleneksel döllenme Sağlıklı sperm ve olgun yumurtalar karıştırılır ve gece boyunca inkübe edilir. İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu ICSI Her olgun yumurtanın içine bir tane sağlıklı spermin doğrudan enjekte edilmesidir. ICSI sıklıkla semen kalitesi veya sayısında bir sorun olan veya önceki tüp bebek tedavisi döngüleri sırasında döllenme denemesi başarısız olan çiftlere uygulanır. Bazı durumlarda ise doktor, embriyo transferinden önce başka prosedürler de önerebilir. Yardımlı tarama Döllenmeden yaklaşık 5 – 6 gün sonra bir embriyo, çevresindeki zarından zona pellucida çatlar ve rahmin içine girebilir. Yaşı ileri olan kadınlarda veya çok sayıda başarısız tüp bebek tedavisi denemesi olan kadınlarda doktor, embriyo tarama ve tutunmasına yardımcı olmak için transferden hemen önce zona pellucidada bir delik açma tekniği olan yardımlı tarama önerebilir. Yardımlı tarama işlemi, dondurma yönteminde zona pellucida sertleştirebileceği için önceden dondurulmuş yumurtalar veya embriyolar için de faydalıdır. Preimplantasyon genetik test Embriyolar, inkübatörde küçük bir numunenin alınabileceği ve belirli genetik hastalıklar veya doğru sayıda kromozom için test edilebilecekleri bir aşamaya gelinceye kadar, tipik olarak 5 – 6 günlük bir gelişimden geçer. Tüm taramaların sonucuna göre sorunlardan etkilenen genleri veya kromozomları içermeyen embriyolar rahme transfer edilebilir. Embriyo transferi öncesi genetik test, bebeğin genetik bir problem taşımı riskini azaltabilirken, riski ortadan kaldıramaz. Prenatal test hala önerilebilir. Embriyo transferi Embriyo transferi doktorunuzun ofisinde veya bir klinikte yapılır ve genellikle yumurta alımından 2 – 5 gün sonra yapılır. Aşamalar şu şekilde ilerler İşlem öncesinde anne adayına hafif bir yatıştırıcı verilebilir. Prosedür genellikle ağrısızdır, ancak hafif kramplar hissedilebilir. Bunun için doktor, vajinaya, rahim ağzınıza ve rahme kateter adı verilen uzun, ince, esnek bir tüp bir miktar sıvı içinde süspansiyon haline getirilmiş bir veya daha fazla embriyo içeren bir şırınga kateterin ucuna şırıngayı kullanarak embriyo veya embriyoları rahme yerleştirir. Süreç başarılı olursa embriyo, yumurta alımından yaklaşık 6 – 10 gün sonra rahim astarına tutunur. Embriyo transferi sonrası Embriyo transferinden sonra anne adayları normal günlük aktivitelerine devam edebilir. Ancak yumurtalıklar hala geniş ve hassas olabilir. Bundan kaynaklı oluşabilecek yan etkiler ve rahatsızlıklar konusunda dikkatli olmakta fayda var. Embriyo transferinden sonra yaşanabilecek tipik yan etkiler İşlemden kısa bir süre sonra az miktarda berrak veya kanlı sıvı gelmesi ki bu tutunma, yerleşme kanaması şeklinde adlandırılır. Yüksek östrojen seviyeleri nedeniyle memelerde hassasiyet,Hafif şişkinlik,Hafif kramp, Kabızlık Embriyo transferinden sonra hafif ağrılar normalken, şiddetli ağrı olması durumunda doktora başvurmak önerilir. Doktor, anne adayını enfeksiyon, yumurtalığın bükülmesi yumurtalık torsiyonu ve ciddi yumurtalık hiperstimülasyon sendromu gibi komplikasyonlar için değerlendirmelidir. Tüp bebek tedavisinde sonuç alma Yumurta alındıktan yaklaşık 12 gün sonra doktor hamileliğin olup olmadığını tespit etmek için kanda gebelik testi yapar. Testin sonucunda kadının hamile olduğu tespit edilirse, bir kadın doğum uzmanına gebelik takibi için yönlendirilir. Ancak tedavi başarısız olduysa hamilelik yoksa progesteron alımı durdurulur ve muhtemelen bir hafta içinde adet kanaması olur. Bu süreçte adet kanaması beklenen dönemde olmazsa veya olağandışı kanama olursa doktora başvurmak gerekir. Başka bir tüp bebek tedavisi denemesi içinse doktor ile birlikte yeni bir planlama yapılabilir. Başarısız bir tüp bebek denemesinden sonra sağlıklı bir bebek doğurma olasılığı nelere bağlıdır? Anne adayının yaşı Anne adayının yaşı ne kadar genç olursa, hamile kalmak ve tüp bebek tedavisi ile sağlıklı bir bebek doğurmak o kadar olasıdır. Embriyo kalitesi Daha kaliteli embriyoların 5. gün transferi, daha az gelişmiş embriyolara 2. veya 3. gün kıyasla daha yüksek gebelik oranlarıyla ilişkilidir. Bununla birlikte tüm embriyolar gelişim sürecinden geçemez. Gebelik öyküsü Anne adayının daha önceden hiç doğum yapıp yapmaması tüp bebek tedavisinde önemlidir. Çünkü daha önce doğum yapmış olan kadınların tüp bebek tedavisi kullanarak hamile kalma olasılıkları hiç doğum yapmayan kadınlardan daha fazladır. Daha önce birden çok kez tüp bebek tedavisi denemiş, ancak hamile kalmamış kadınlar içinse başarı oranları düşüktür . Kısırlık nedeni Normal kalitede ve sayıda bir yumurta rezervine sahip olmak tüp bebek tedavisi ile hamile kalabilme şansını artırır. Şiddetli endometriozisi olan kadınların ise tüp bebek tedavisi ile gebe kalma şansı açıklanamayan kısırlığa sahip kadınlardan daha azdır. Yaşam tarzı faktörleri Sigara içen kadınlardan genellikle tüp bebek tedavisi sırasında daha az yumurta toplanır. Sigara içmek, tüp bebek tedavisi kullanarak bir kadının gebe kalabilme şansını yaklaşık % 50 azaltabilir. Bununla birlikte obezite de hamile kalma ve bebek sahibi olma şansını azaltırken, aynı şekilde alkol kullanımı, zararlı madde alımı, aşırı kafein ve bazı ilaçlar da üreme yetisi için zararlı olabilir.

fsh yüksek olup tüp bebek yaptıranlar