🥅 Topluma Örnek Bir Kişinin Hayatı

5QAdbWg. Giriş Topluma hizmet uygulamaları; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal imkanların toplum bazında eşit ve adalet çerçevesinde sağlanması, bilimsel ve teknoloji alandaki gelişmelerin toplum yararına sunulması, toplumun ve bireyin yaşamış olduğu çeşitli gelişim sorunlarına yönelik uygun hizmet programlarının oluşturulması ve düzenlenmesi alanında plan, proje, politika, strateji ve program geliştirmeye odaklanır Şeker, 2009.Topluma hizmet uygulamaları bağlamında, sosyal hizmet olarak; sosyal yardım, sosyal güvenlik aile ve çocuk refahı, adli yapılar, gençler, yaşlılar, özürlüler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, toplum kalkınması, halk eğitimi alanları en temel sosyal hizmet alanlardır Şeker,2009, Topluma hizmet uygulamaları bunlarla beraber eğitim kurumlarında da bir sosyal sorumluluk dersi olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Bu dersin içeriği olarak; toplum, topluma hizmet uygulamaları, sosyal sorumluluk kavramları, toplumsal ve kültürel değerler yönünden sosyal sorumluluk projeleri, güncel toplumsal sorunları belirleme ve bu sorunların çözümüne yönelik projeler hazırlama, sosyal sorumluluk projelerinde yer alma, panel, konferans, kongre, sempozyum gibi bilimsel etkinliklere katılma URL1 vb. konular yer almaktadır. Türk Eğitim Tarihinde Topluma Hizmet Uygulamaları Türk Eğitim Tarihinde topluma hizmet uygulamaları, Türkler ’in İslamiyet’i kabulünden önce başlayıp günümüze kadar süregelmiştir Şeker, 2009, Bu uygulamalar bazen vakıflar aracılığıyla bazen darüleytamlar aracılığıyla bazen de Cumhuriyet Dönemi eğitim kurumlarından olan Köy Enstitüleri gibi kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda vakıf; maddi bir karşılık gözetmeksizin başka insanlara yardım amacıyla kurulan yapılardır. Bu oluşumlar toplum ve bireylerin sosyal ve ekonomik hayatları üzerinde büyük etki yapmışlardır. Vakıfların asırlarca etkili şekilde hizmet etmelerinin nedeni, insanın özünde var olan yardımlaşma unsurunun bu yapıların ana hizmet alanını oluşturmasındandır Cevger, 2019, Diğer yandan Türk Eğitim Sistemi’nde 1940-1954 yıllarında var olmuş Köy Enstitüleri başlı başına topluma hizmet uygulamalarının en üst düzeyde uygulama imkânı bulduğu kurumlar olmuştur. Bu noktada topluma hizmet uygulamalarının ana unsurlarından biri olan dezavantajlı diye nitelenen bireylere yönelik hizmet bağlamında kalkınma unsurları bakımından yeterli olmayan saha alanları olarak köyün ve köylünün birçok alanda hizmet edinmesinde Köy Enstitüleri etkin rol almışlardır. Bu noktada Köy Enstitülerinde; toplumsal dayanışmanın sergilendiği diğer manada topluma hizmet uygulamalarının somut örneklerinden biri bu eğitim kurumlarında var olmuş imece uygulamalarıdır. İmece geleneğiyle öğrenciler enstitülerdeki okul yapımı, lojman yapımı, eşyaların onarımı araç gereç tamirini ekip çalışmasıyla yapmışlardır Kılınç,2018, Topluma hizmet ruhu Köy Enstitüleri kanununda da mevcut olmuştur. Bu bağlamda köyde ikamet eden 19-50 yaş aralığındaki erkek bireyler bulundukları sahadaki okul inşası, bu okullara su, yol ve bahçe yapılması ve mevcut yapılardaki aksaklıkların giderilmesinde yılda en çok yirmi iş günü çalışmaya mecbur kılınmışlardır Kösterelioğlu ve Kılınç, 2018, Bunlarla beraber topluma hizmet uygulamaları dersi, Türk Eğitim Sistemi içerisinde; hizmet ederek öğrenme yaklaşımına dayalı bir ders olarak eğitim programlarda yer almaktadır Küçükoğlu ve Coşkun, 2012, Şekil 1 Hizmet Ederek Öğrenme Küçükoğlu ve Coşkun, 2012, Bu ders; uluslararası yardım kuruluşları, resmi ve özel okullar ve hastaneler, yetiştirme yurtları, müzeler, ören yerleri, kütüphaneler, gençlik ve kültür merkezleri, izcilik kulüpleri, aşevi, huzurevi, üniversiteler, kamu yararına çalışan vakıflar, cezaevleri ve çocuk ıslah evleri, sendikalar, sanayi, muhtarlıklar, okul-aile birliklerinde uygulana bilinir Küçükoğlu ve Coşkun, 2012, Topluma Hizmet Uygulama Örneklerinden Darüleytamlar Darüleytamlar, topluma hizmet uygulamaları noktasında en özgün kurumlar olarak eğitim, öğretim faaliyetlerini yürütmüşlerdir. Bu minvalde darüleytamlar; şehit çocukları ve muhtaç çocukları eğitip bir meslek edinmelerini sağlayarak bu çocukları topluma kazandırmak amacıyla açılan eğitim kurumlarıdır. Darüleytam ismi resmiyette 1914 yılı olsa da ifade edilen amaçlar doğrultusunda açılan eğitim kurumlarının genel adı olmuştur. Bu noktada; Islahhaneler, Darüşşafaka, Darülaceze, Darülhayr-i Âli, Darüleytam-ı Osmani gibi kurumlar açılmıştır Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Darüleytamların Türk toplum yapısında ayrı bir yeri vardır. Bu durumun temelinde Türk toplumunun yardımlaşma geleneği, toplumun öksüz ve yetim çocuğa verdiği değer ile önem ve İslam dininin yardımlaşmaya ve yetim ile öksüze verdiği önem vardır. Diğer yandan darüleytamlar sosyal devlet olmanın da gereği olarak da faaliyet göstermişlerdir Müezzinoğlu,2012, Bu noktada bu kurumlar topluma şefkat yuvaları olarak hizmet etmişlerdir Kılınç,2020, Bu bağlamda darüleytamların kurulmasında, hiçbir din, dil, etnik yapı dikkate alınmadan müsaade edilmiştir. Bunlarla beraber gayrimüslim ve azınlık darüleytamları için bazı vakıf ve mülk arazileri de bu kurumlara kiralama karşılığında hizmete sunulmuştur. Ayrıca zaman zaman azınlık darüleytamları vergiden de muaf olmuştur. Diğer bir uygulama da alenen fuhuş yapan kadınlarda, ıslahları için ıslahhanelerde barındırılmıştır. Darüleytamlar eğitim şubeleri olarak; Ana sınıfları, İptidai Sınıfları, Sanayi ve Ziraat Sınıfları, Sanayihaneler ve Ameliyathaneler ismi ile teşkilatlandırılmıştı. Darüleytamlar, bu teşkilatlanmada üç farklı eğitim gruplarına ayrılmışlardır Bunlardan yedi yaşın altındakiler öğrenciler kız darüleytamlarının ana sınıflarında, yaşları 7-13 arasındakilere ilkokul müfredatı uygulanırken, 13 yaş üstü çocuklara ise sanat dersleri ağırlıklı program uygulanmıştır. Ana sınıflarında uygulanan eğitim uygulamaları da 4 yaş altı ve 4-6 yaş gurubu diye ikiye ayrılmıştır Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Darüleytamlardaki bu eğitim felsefesi günümüz mesleki teknik eğitim felsefesiyle paralel yürütülmüştür. Darüleytamlarda verilen eğitim, yedi sene olarak düzenlenmiştir. İlk yıl; sayılar, okul çevresinde bulunan eşya ve bitkilerin üzerinde durulur. Yedi sene süresinde yazı, elifba, kıraat, hesap, resim, ilmi eşya, coğrafya vb. dersler verilirdi. Erkek şubelerinde, ilk sınıflarda basit aletlerle yapılan el ve tel işleri üzerine dersler verilirken ilerleyen yıllarda; marangozluk, oymacılık, kunduracılık, aşçılık, pastacılık, bahçıvanlık gibi dersler verilmekteydi. Kız şubelerinde ise dikiş, nakış, örgü, tezgâh işleri, çamaşırcılık, aşçılık, halı yapımı, tatlıcılık vb. dersler verilirdi Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Eğitim müfredatlarında da görüldüğü gibi temel amaç zor durumda olan çocuklara belirli bir mesleğin gerektirdiği beceri ve uygulamalar ağırlıklı olmuştur. Mesleklerinde nitelikli hale gelebilmek için de çok sayıda darüleytam öğrencisi de yurt dışına gönderilmişlerdir Müezzinoğlu,2012, Bu doğrultuda darüleytamların kuruluş amaçlarında, özellikle ülkenin doğu illerindeki dezavantajlı çocukları koruma, temel düşünce olmuştur Kılınç, 2020, Savaşı yıllarında yetimhanelerdeki çocukların sayıları artınca İstanbul’daki yabancılara ait okul binaları, yurtları, manastırları ve iş yerleri darüleytamların faaliyetleri için kullanılarak topluma hizmet sunulmuştur. Bu dönemde kimsesiz kalan çocuklar darüleytamlarda kalmaya başlamış herhangi bir darüleytamda yer bulamayan çocuklar Müslüman ailelerin yanına verilerek hizmet sunulurken, savaşın uzaması, darüleytamların bu düzenini bozmuştur. Bundan dolayı darüleytamlar 2 Nisan 1917 de devlet himayesine alınmıştır Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. 1926 yılından itibaren darüleytamlar Şehir Yatı Okulu olarak eğitim öğretime devam etmişlerdir. Darüleytamlar isim olarak Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu 1983’ten sonra Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu olarak devam ettikten sonra günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak devam etmektedir. Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Türkiye’de darüleytamlar bu şekilde faaliyetlerini sürdürürken topluma hizmet eden darüleytamlardan biri de Amasya Ünas Darüleytamı olmuştur. Bu eğitim kurumu toplumsal destek görmekle beraber devlet idarecileri tarafından da desteklenmiştir. Örneğin Amasya Darüleytamı’na Padişah V. Mehmed de 50 Osmanlı altını ihsanda bulunmuştur Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Amasya Ünas Darüleytamı öğrencilerinin çoğunluğunu muhacir ve mülteci çocukları oluşturmuştur Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu, Orbay. Amasya Ünas Darüleytam’ı öğrencilerinin şehit olan, Ermeni sevkiyatı esnasında, Balkan Harbi sırasında Ermeni vakasında hayatını kaybeden öğrenci babaları olmuştur. 13 yaşına gelmiş fakat okuma yazma bilmeyen öğrenciler mesleki eğitim alırken günün belli zamanlarında da ibtidai eğitimlerini tamamlamaya çalışmışlardır Kılınç, Değirmenci, Kösterelioğlu ve Orbay, 2021. Bu gibi kurumlarda kalan kişilere fırsatlar sunulduğunda; dezavantajlı öğrenciler seçkin bireyler olabilmektedir. Bu bağlamda bu seçkin bireylerden biri de Atatürk’ün ilk manevi kızı Zehra olmuştur.[1] Zehra Atatürk’ün manevi evladı olduktan sonra yurt içi ve yurt dışında en güzel eğitim imkanına kavuşmuş bir birey olmuştur. Diğer örnek bir kişi de darüleytamlarda yetişmiş bilim insanı Ordinaryüs Pr. Dr. Enver Ziya Karal’dır Şafak,2013, Buna benzer şekilde, topluma hizmet uygulamalarının da katkısıyla, dezavantajlı bir durumdan, toplumda örnek kişiler haline gelen bireylerin sayısı oldukça fazladır. SONUÇ Topluma hizmet uygulamaları hem hizmet edenin hem de hizmet edilenin mutlu olduğu, kişinin imkanlar ölçüsünde kendini bir noktada gerçekleştirmeye çalıştığı hizmet alanlarından biridir. Türkler ’de topluma hizmet düşüncesi ve uygulamaları Türkler ’in tarih sahnesine çıkış sürecinden itibaren var olmuştur. Türkler İslamiyet öncesi topluma hizmet uygulamalarını geleneksel düşünce bazında gerçekleştirirken İslam döneminde İslamiyet’in yardımlaşmaya verdiği önemle topluma hizmet, insan ve insanlık yararına taçlanmıştır. Bu bağlamda topluma hizmet uygulama alanları ve içerikleri dönem dönem değişse de temelde insana verilen değerden dolayı toplum hizmeti, toplumlarda hep var olmuştur. Bu hizmette esas, çalışmanın giriş kısmında da vurgulandığı gibi THU; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal imkanların toplum bazında eşit ve adalet çerçevesinde sağlanması, bilimsel ve teknoloji alandaki gelişmelerin toplum yararına sunulması, toplumun ve bireyin yaşamış olduğu çeşitli gelişim sorunlarına yönelik uygun hizmet programlarının oluşturulmasından ibarettir. Türk toplumunda topluma hizmet uygulama sahalarından biri de yetim, öksüz ve kimsesiz olup muhtaç durumundaki kişileri himaye eden darüleytamlar olmuştur. Darüleytamlar kimsesiz ve muhtaç durumundaki çocukları topluma kazandırmak, okuryazar yapmak ve meslek sahibi bireyler haline getirme gayesiyle açılan eğitim kurumları olmuşlardır. Bu bağlamda bu kurumlar toplum tarafından şefkat yuvaları olarak adlandırmıştır. Darüleytamların Türk toplumunda iz bırakan kurumlar olmasının temelinde ise İslam dininin yetime verdiği önemle Türk toplum yapısındaki geleneksel çocuk sevgisi ve çocuğu koruma düşüncesi olmuştur. Bu hizmet alanı günümüzde Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çeşitli uygulamalarla devam etmektedir. Bu hizmeti sunmak isteyen bireyler, bazen sevgi evleri etkinliği bazen görme ve işitme engelli bireylere sesli kitap okuma etkinliği olarak hizmet edebilmektedirler. Bunlarla beraber THU, Eğitim Fakültelerinde, hizmet ederek öğrenme alanı kapsamında ders olarak okutulmaktadır. Kaynakça Amasya Ünas Darüleytamına Ait Künye Defteri 1916-1917, Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü Arşivi Cevger, G. 2019. Türk eğitim tarihinde vakıfların yeri ve önemi, Mustafa Kılınç, Songül Keçeci Kurt Ed., Türk Eğitim Tarihi içinde. Pegem Akademi. Müezzinoğlu, E. 2012, “ Savaşı Esnasında Yetim ve Öksüz Çocukların Himayesi ve Eğitimi Darüleytamlar”, History Studies İnternational Journal of History Volume 4/1, s. 146. Kılınç, M. 2018. Köy Enstitülerinde Mesleki Teknik Eğitim 1940-1950, Kriter Yayınevi, İstanbul. Kılınç, M., Değirmenci, R., Kösterelioğlu, İ., & Orbay, M. 2021. Kimsesizler sığınağı Amasya yetim kızlar yurdu. Ankara Pegem Akademi Yayıncılık. Kılınç, M. 2020, Türkiye’de Mesleki Teknik Eğitim Tarihi 1886-1986, Pegem Akademi, Ankara. Kösterelioğlu, İ. ve Kılınç, M. 2018. Köy enstitüleri’nde uygulanan eğitimin STEM bağlamında değerlendirilmesi, Adem İşcan Ed., Eğitim bilimlerinde örnek araştırmalar içinde, Ankara Nobel Akademik Yayın. Küçükoğlu, A. ve Coşkun, Z. S. 2012. Yeni bir çoklu pedagojik yaklaşım Topluma hizmet uygulamaları. Millî Eğitim Dergisi, 4294, 92-107 Şafak, N. 2013. Darüleytamda çocuk olmak On çocuk on portre. FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2, 261-283. Şeker, A. 2009. Topluma hizmet uygulamaları. Ankara Nobel Akademik Yayın. URL1 Erişim [1] Amasya Ünas Darüleytamı’nda kalmıştır Amasya Ünas Darüleytamına Ait Künye Defteri, 1916-1917. Mustafa KILINÇ1 Dr. Öğr. Üyesi, Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Amasya/Türkiye 0000-0001-8436-2874 Email topluma öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesi Kayıtsız Üye topluma öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesiCevap topluma öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesi YaReN Topluma Örnek Olmus Kişilerin Hayat Hikayesi – Topluma Öncü Olmus Kişiler Hikayesi Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğdu. 1839’da Kocacık’ta doğduğu sanılan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır’a bağlı Debre-i Bâlâ’dandır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Öğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai’ne Şemsi Efendi Mektebi geçti. 1888 yılında babasını kaybetti. Bir süre Rapla Çiftliği’nde dayısı Hüseyin’in yanında kaldıktan sonra Selanik’e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik’te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi’ndeki ev 1870’de Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878’de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır. Ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük eve taşınmışlardır. Bu ev önce İbrahim Zühdü’ye, daha sonra Abdullah Ağa ve eşi Ümmü Gülsüm’e satılmıştır. Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi’ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey ona anlamı mükemmellik, olgunluk olan "Kemal" adını verdi. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey Yücekök, özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal’in düşünce yapısını etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi’ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey’in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi’ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi’nde tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey Bilge, Mustafa Kemal Efendi’nin tarihe olan merakını güçlendirdi. Bu tarihte başlayan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem İdadi öğrencisi olduğu için, hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Bu okulu ikincilikle bitirdi. 13 Mart 1899’da İstanbul’da Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ye girdi. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 1902’de Mülazım bu günki ismiyle Teğmen rütbesiyle 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi 1317 – olarak bitirdi. Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne Harp Akademisi devam ederek 11 Ocak 1905’te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Sakıp Sabancı Sakıp Sabancı 7 Nisan 1933 – 10 Nisan 2004, Türk işadamı, Sabancı Holding eski yönetim kurulu başkanı. 2004 yılında Amerikan iş dergisi Forbes’in milyarderler listesinde 147. sırayı almıştır. Renkli ve enerjik kişiliği ile de tanınan Sabancı, halka yakın tavırlarıyla Sakıp Ağa lâkabını kazanmıştır. Hayatı 7 Nisan 1933 tarihinde, pamuk tâciri Hacı Ömer Sabancı 1906 – 1966 ve Sadıka Sabancı’nın 1910 – 1988 ikinci çocuğu olarak Kayseri’nin Akçakaya köyünde doğdu. Küçük yaşta Adana’ya göç ettiler. Çocukluğunu Adana’da geçirdi. İlkokulu Adana İsmet İnönü İlköğretim Okulu’nda okudu. 1948 yılında lise öğrenimini yarıda bırakarak Akbank’ta stajyer memur olarak çalışmaya başladı. 1950’de ailesiyle beraber İstanbul Emirgan’da bulunan Atlı Köşk’e taşındı. 1957 yılında teyzesinin kızı Türkan Civelek ile evlendi. 1966 yılında, babasının vefatı üzerine kurulan Sabancı Holding’in yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Annesi ve kardeşleri ile birlikte Hacı Ömer Sabancı Vakfı’nın kurulmasına öncülük etti. Bu vakıf aracılığı ile 1999’da Türkiye’nin ilk vakıf üniversitelerinden biri olan Sabancı Üniversitesi’ni kurdu. Yardımsever ve hayırsever kişiliği ile tanınmıştır. Adana’ya Türkiye’nin en büyük camilerinden birini yaptırdı. Sayısız okul ve hastane yaptırdı. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi’nde 10 Nisan günü sabaha karşı saat sıralarında hayatını kaybetti. 71’inci yaşını iki gün önce hastanede kutlayan Sabancı’nın ölüm nedeni "böbrek tümörünün karaciğere atlaması" olarak açıklandı. Sabancı’nın ölümü, bütün Türkiye’de büyük üzüntü yarattı. 12 Nisan günü Sakıp Sabancı, Sabancı Center’da düzenlenen Devlet Töreninin ardından yaklaşık kişinin katıldığı cenaze töreniyle Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gözyaşlarıyla toprağa verildi. Ödülleri ve nişanları * Dünyanın başarılı işadamlarına verilen "Altın Merküri" ödülü 1979 * Belçika Prensi’nin Atlı Köşk’te takdim ettiği "Belçika Kraliyet Nişanı" 1987 * Japon hükümeti tarafından takdim edilen "Kutsal Hazine Altın ve Gümüş Yıldız Nişanı" 1992 * Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından takdim edilen "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" 1997 * İsviçre-Zürih’teki Avrupa Ekonomi Enstitüsü tarafından takdim edilen "Avrupa Kristal Dünya Ödülü" 1997sass * Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı’nın takdim ettiği "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" 1999 * New York’taki FABSIT Vakfı tarafından verilen "Yılın İşadamı" ödülü 1999 * Fransız Hükümeti tarafından takdim edilen "Légion d’honneur Madalyası" 2001 * GYTE tarafından verilen "Türk Sanayiine Teknoloji ve Kalite Kazandıran İşadamı" Onursal doktoralar * 1984 Anadolu Üniversitesi, Eskişehir * 1986 University of New Hampshire, New Hampshire, ABD * 1992 Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul * 1993 Erciyes Üniversitesi, Kayseri * 1997 18 Mart Üniversitesi, Çanakkale Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbulGirne Amerikan Üniversitesi, Girne, KKTCTrakya Üniversitesi, Edirneİstanbul Üniversitesi, İstanbul * 1998 Southeastern University, Washington ABD * 1999 Çukurova Üniversitesi, Adana * 2002 Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Kitapları 1. İşte Hayatım 1985 2. Para Başarının Mükafatıdır 1985 3. Gönül Galerimden 1988 4. Rusya’dan Amerika’ya 1989 5. Ücret Pazarlığı mı ? – Koyun Pazarlığı mı ? 1990 6. Değişen ve Gelişen Türkiye 1991 7. Daha Fazla İş Daha Fazla Aş 1993 8. Doğu Anadolu Raporu 1995 9. Başarı Şimdi Aslanın Ağzında 1998 10. Hayat Bazen Tatlıdır 2001 11. Sakıpname 2002 12. Bıraktığım yerden Hayatım; 13. Her Şeyin Başı Sağlık; 14 Temmuz 2014 Öğrenci Bilgileri 161 Görüntüleme Eğitim ve Bilim Alanında Örnek Olan Birisinin Çocukluğu, Atatürk’ün Çocukluğu Hakkında Bilgi Eğitim ve bilim alanında çalışmaları ile birlikte toplum içersinde herkesin örnek gösterebileceği insanlardan birisidir. En güzel örneği kendisi ile verilecek bir adam olmaktadır. Aynı zamanda çocukluğu ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olmaktadır. Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik’te dünyaya gelmiştir. Dönemin Osmanlı topraklarının içersinde yer almaktaydı. Babası vefat eder annesi bir başkası ile evlenmiştir. Kabullenemez ve askeri liseye gitmeye karar vermektedir. Okula gider ve başarılı bir öğrenci olduğundan dolayı kısa zamanda yükseliş sağlamıştır. Çocukluğu döneminde kendisin kimseye ezdirmezdi. Birdir bir oynarken herkes eğilirdi o eğilmezdi atlayabilirseniz o şekilde atlayın derdi. Ardından askeri zeka olarak oldukça başarılı olmaktaydı. Oynadıkları küçük savaş oyunlarında her zaman galibiyet sağlamakta iyiydi. 45 yaşındaki Vedat Çalışkan’ın organlarının 8 kişiye hayat olmasının ardından organ bağışı konusu yeniden gündeme geldi. Organ bağışının sevindirici olduğunu ve bunu topluma örnek olacak görevli bir imam tarafından yapılmasının ise ayrı bir sevinç olduğunu ifade eden Kastamonu Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Hasan Serdar Bozkurt, “Tüm dünyada ve Türkiye'de organ nakli bekleyen çok sayıda hasta var. Bu sayı da her gün gitgide artmaktadır. Vedat Çalışkan’ın organlarının din görevlisi kardeşi tarafından bağışlanması topluma güzel bir mesaj oldu. İnşallah bunun devamı gelir” diye konuştu. Ülkemizde aile yapısının güçlü olması ve birbirlerine bağlı olunması nedeniyle bugüne kadar nakillerin büyük bir çoğunluğunun aile içinden canlı vericilerden sağlandığını hatırlatan Başhekim Bozkurt, “Ama ideal olanı kadavradan veya tıbben beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan olan nakillerdir” dedi. Organ bağışı yapmanın sakıncalı olmadığı konusunda halkın bilinçlenmesi gerektiğini söyleyen Bozkurt, “Biz de burada hastanemizde yaklaşık 1 hafta öncesinde ateşli silah yaralanması sebebiyle yoğun bakımımızda takibimizde olan hastamızın tıbben beyin ölümünün gerçekleştiğine arkadaşlarımız kanaat getirdikten sonra hasta yakınlarıyla diyaloga geçildi. Hasta yakınlarının da duyarlılığı sebebiyle vefat eden hastamız Vedat Çalışkan’ın bütün organlarını bağışlamak istediklerini belirtti. Hastamızın, kalp, akciğer, karaciğer ve iki böbreği Ankara’dan gelen bir ekip tarafından nakil edilmek üzere ihtiyacı olan hastalara transportu sağlandı” diye konuştu. “BİR KİŞİ 8 KİŞİYE HAYAT OLDU” Vefat eden hastanın organlarının birçok hastaya umut ışığı olduğunu da ifade eden Bozkurt, şunları kaydetti “Burada üzüntümüz bir hastamızın hayatını kaybediyor olması. Ancak diğer taraftan baktığımızda bir kişi 8 kişiye hayat oldu. Onların hayata yeniden tutulmasına vesile oldu. Başımıza böyle bir olay gelmeden, ihtiyacımız olmadan hep hasta olduğumuzda böyle bir bağışın önemini fark ediyoruz ama bir gün organ nakli bize de gerekebilir. Hepimize gerekebilir. Hasta olmadan organ bağışı konusunda hepimiz çok duyarlı olmamız gerekiyor. Bu konuda da bilinçli olmalıyız. Organ bağışı hayat kurtarır.” “ORGAN BAĞIŞLAMAK CAİZDİR” Beyin ölümü gerçekleşen Vedat Çalışkan’ın organları din görevlisi kardeşi, organ bağışlamak caizdir’ diyerek 8 hastaya nakledilmişti. 45 yaşındaki Vedat Çalışkan’ın, bir hafta önce ateşli silah yaralanması sonucu 112 Acil Sağlık ekiplerince Kastamonu Devlet Hastanesine kaldırılarak yoğun bakımda tedavisine başlandı. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen beyin ölümü gerçekleşen Vedat Çalışkan’ın yakınları organları bağışlama kararı aldı. Bunun üzerine Ankara’dan gelen ekiplerce, operasyonla alınan Çalışkan’ın kalbi, karaciğeri, iki böbreği, akciğeri ve korneaları Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçak ve helikopterle Ankara ve İstanbul’daki çeşitli hastanelerde nakil bekleyen 8 hastaya ulaştırıldı. Tosya’da İlçe Halk Kütüphanesinde görev yapan Vedat Çalışkan’ın kardeşi İsmail Çalışkan, abisinin vefat ettiğini belirterek, “Bizim acımızın tarifi yok. Hayata tutunma adına bizler çok çaresizlikler yaşadık. Bizim çaresizliğimiz, başkalarının çaresizliğine hayat ışığı olsun istedik. Ailece bir karar aldık ve abimin organlarını bağışlamak istedik. Başkalarına hayat vesilesi olsun istedik. En azından bu vesileyle abimin organlarının başka insanlarda yaşadığını düşünmek yanan kalbimizi bir nebze olsun serinletir diye düşündük. Hem de o insanların hayır duasını alırız düşüncesiyle ailecek böyle bir karar aldık” dedi. Ankara’da din görevlisi olarak görev yaptığını belirten kardeşi Serdar Şenovalı ise, “Bu dünyada herkes bir derman arıyor. Derdin dermanını veren Rabbim de birilerini vesile kılıyor. Onun için belki de bizim abimiz, bizim canparemiz birilerine vesile olup onların dermanı oldu” şeklinde konuştu. Haber Merkezi Güncelleme Tarihi 01 Haziran 2019, 1017 eğitimde öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesi Kayıtsız Üye eğitimde öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesini verirmisinizCevap eğitimde öncü olmuş bir kişinin hayat hikayesi Menekşe Topluma öncü olmuş bir insanın hayat hikayesi Her toplumun içinde o toplum için önemli olan, başarıları ile fikirleri ile o topluma önderlik edecek bir çok insan vardır. Cumhuriyet Döneminde Topluma Önderlik yapan en önemli kişi Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. İsimsizsevda olarak bugün sizlere Topluma Öncü Olmuş Kişilerin Hayat Hikayelerine Kısa birer örnek sunacağız. Topluma Örnek Olmuş Kişilerin Hayat Hikayeleri Sakıp Sabancı Sakıp Sabancı 7 Nisan 1933 – 10 Nisan 2004, Türk işadamı, Sabancı Holding eski yönetim kurulu başkanı. 2004 yılında Amerikan iş dergisi Forbes’in milyarderler listesinde 147. sırayı almıştır. Renkli ve enerjik kişiliği ile de tanınan Sabancı, halka yakın tavırlarıyla Sakıp Ağa lâkabını kazanmıştır. Hayatı 7 Nisan 1933 tarihinde, pamuk tâciri Hacı Ömer Sabancı 1906 – 1966 ve Sadıka Sabancı’nın 1910 – 1988 ikinci çocuğu olarak Kayseri’nin Akçakaya köyünde doğdu. Küçük yaşta Adana’ya göç ettiler. Çocukluğunu Adana’da geçirdi. İlkokulu Adana İsmet İnönü İlköğretim Okulu’nda okudu. 1948 yılında lise öğrenimini yarıda bırakarak Akbank’ta stajyermemur olarak çalışmaya başladı. 1950′de ailesiyle beraber İstanbul Emirgan’da bulunan Atlı Köşk’e taşındı. 1957 yılında teyzesinin kızı Türkan Civelek ile evlendi. 1966 yılında, babasının vefatı üzerine kurulan Sabancı Holding’in yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Annesi ve kardeşleri ile birlikte Hacı Ömer Sabancı Vakfı’nın kurulmasına öncülük etti. Bu vakıf aracılığı ile 1999′da Türkiye’nin ilk vakıf üniversitelerinden biri olan Sabancı Üniversitesi’ni kurdu. Yardımsever ve hayırsever kişiliği ile tanınmıştır. Adana’ya Türkiye’nin en büyük camilerinden birini yaptırdı. Sayısız okul ve hastane yaptırdı. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi’nde 10 Nisan günü sabaha karşı saat sıralarında hayatını kaybetti. 71’inci yaşını iki gün önce hastanede kutlayan Sabancı’nın ölüm nedeni “böbrek tümörünün karaciğere atlaması” olarak açıklandı. Sabancı’nın ölümü, bütün Türkiye’de büyük üzüntü yarattı. 12 Nisan günü Sakıp Sabancı, Sabancı Center’da düzenlenen Devlet Töreninin ardından yaklaşık kişinin katıldığı cenaze töreniyle Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gözyaşlarıyla toprağa verildi. Ödülleri ve nişanları Dünyanın başarılı işadamlarına verilen “Altın Merküri” ödülü 1979 Belçika Prensi’nin Atlı Köşk’te takdim ettiği “Belçika Kraliyet Nişanı” 1987 Japon hükümeti tarafından takdim edilen “Kutsal Hazine Altın ve Gümüş Yıldız Nişanı” 1992 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından takdim edilen “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” 1997 İsviçre-Zürih’teki Avrupa Ekonomi Enstitüsü tarafından takdim edilen “Avrupa Kristal DünyaÖdülü” 1997sass Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı’nın takdim ettiği “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” 1999 New York’taki FABSIT Vakfı tarafından verilen “Yılın İşadamı” ödülü 1999 Fransız Hükümeti tarafından takdim edilen “Légion d’honneur Madalyası” 2001 GYTE tarafından verilen “Türk Sanayiine Teknoloji ve Kalite Kazandıran İşadamı” Onursal doktoralar 1984 Anadolu Üniversitesi, Eskişehir 1986 University of New Hampshire, New Hampshire, ABD 1992 Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul 1993 Erciyes Üniversitesi, Kayseri 1997 18 Mart Üniversitesi, Çanakkale Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbulGirne Amerikan Üniversitesi, Girne, KKTCTrakya Üniversitesi, Edirneİstanbul Üniversitesi, İstanbul 1998 Southeastern University, Washington ABD 1999 Çukurova Üniversitesi, Adana 2002 Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale Kitapları İşte Hayatım 1985 Para Başarının Mükafatıdır 1985 Gönül Galerimden 1988 Rusya’dan Amerika’ya 1989 Ücret Pazarlığı mı ? – Koyun Pazarlığı mı ? 1990 Değişen ve Gelişen Türkiye 1991 Daha Fazla İş Daha Fazla Aş 1993 Doğu Anadolu Raporu 1995 Başarı Şimdi Aslanın Ağzında 1998 Hayat Bazen Tatlıdır 2001 Sakıpname 2002 Bıraktığım yerden Hayatım; Her Şeyin Başı Sağlık; Topluma Örnek Olmuş Kişilerin Hayatları Hayrettin Karaca Hayrettin Karaca, 1926′da İstanbul’un güneyinde, Marmara denizi kıyısındaki Bandırma ilçesinde doğdu. Babası Hocazade Halil Efendi, annesi ZehraHanım olup her ikiside Kırım muhaciri idi. Liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko-örme işinin başına geçip, onu ülkenin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirdi. Karaca firması Türkiye’de ihracatın liderliğini yapmış, üstelik bunu diğer kuruluşlardan neredeyse 20 yıl önce gerçekleştirmiştir. Hayrettin Bey şöyle der “Ben sanayici olmak istemiyordum. İstediğim edebiyatla ilgilenip kalan zamanımı doğayla iç içe geçirmekti. Fakat o günlerde babamıza karşı çıkmak söz konusu değildi.” Ellili yaşlarında, Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar topladı, botanik bahçelerini gezdi, bağlantılar kurdu. Bugün Yalova’daki Karaca Arboretum, dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir. Yılda iki kez yayınlanan Arboretum Magazin’i bilimadamlarının araştırma ve görüşlerinin yayınlandığı bir forumdur. türü barındıran arboretum aynı zamanda ülkenin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir. Hanoover Üniversitesi’nden Ekoloji profesörü Franz H. Meyer Hayrettin Karaca’dan “Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım.”diye TEMA vakfının kurucularındandır. Doğal hayatla ilgilenmeye, özellikle ağaç dikim çalışmalarına devam etmektedir. Ödüller Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından Fahri Doktora 1990 Birleşmiş Milletler Çevre Programının Global 500 Roll of Honour’ mükafatı 1992 Çevre Bakanlığı tarafından “Çevre Beratı” 1992 Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından verilen’Çevre Mükafatı 1993 Uluslararası Lions Club tarafından Melvin Jones Fellow Mükafatı 1994 Çevre Bakanlığı tarafından “Üstün Hizmet” mükafatı 1994 ODTÜ tarafından Felsefe Onur Doktorası’ 1995 Ege Üniversitesi “Fahri Doktora”sı 1995 Milli Olimpiyat Komitesi “Fair Play” mükafatı 1996 Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı “Hoşgörü Mükafatı” 1996 Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından “Şeref Üyeliği Beratı” 1997 Kırıkkale Üniversitesi ilk Fahri Doktora unvanı 1997 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat mükafatı 1997 ÇEVRETED tarafından “Çevreted 97 Onur Mükafatı” 1997 Çanakkale 18 Mart Üniversitesi “2000 Yılının Öncüleri” mükafatı 1998 Genç Hukukçular Derneği tarafından “Yılın Yurttaşı”mükafatı 1998 Türkiye Çocuk Dergisi tarafından Babalar günü nedeniyle “Toprak Baba” unvanı 1998 Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Mükafatı 1998 BİLSES Vakfı “Çevre Mükafatı” 1998 Ankara Çankaya İzci Grubu tarafından “Yılın Doğa Dostu” Mükafatı 1998 Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından “Yılın Adamı” Mükafatı 1999 Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı tarafından “1998 Türk Dünyasına Hizmet Mükafatı” 1999 almıştır

topluma örnek bir kişinin hayatı