⭐ Isra Suresi 36 Ayet Ve Mülk Suresi 23 Ayetlerin Meali
Startstudying İsra Suresi 36. Ayet ve Mülk 23. Ayet. Learn vocabulary, terms, and more with flashcards, games, and other study tools.
وَلاَتَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ
İsrâSuresi 36. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri. İsrâ Suresi 36. ayeti ne anlatıyor? İsrâ Suresi 36. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri
İsrâSuresi 36. Ayette Geçen Konular: Kişinin bilmediği bir şeyin peşine düşmemesi gerekir., kişinin bilmediği konu hakkında hüküm vermemesi gerekir., Her duyduğumuz habere inanmamalıyız., Bilmediği, tanımadığı kişiler hakkında ileri-geri konuşmaktan uzak dur., kulak, göz ve kalp yaptıklarından sorumludur.
İsraSuresi. İsra Suresi ( Arapça: سورة الإسراء ), Kur'an 'ın 17. suresidir. [1] Sure 111 ayetten oluşur. [2] Surenin Mekke 'de, ancak 26., 32., 33. ve 57. ayetler ile 73.-80. ayetlerin Medine 'de indirildiğine inanılmaktadır. Sure ismini ilk ayetinde geçen ve 'gece yürüyüşü' anlamına gelen 'isra' kelimesinden alır. [3]
EğerRahman (B sırrınca) bir durr (zarar, zorluk) irade ederse, onların şefaatı benden hiçbir şeyi savmaz; beni kurtaramazlar”. 24-) inniy izen lefiy dalâlin mübiyn; “O takdirde (yani: ilah edinirsem) muhakkak ki ben apaçık bir dalalet içinde olurum”. 25-) inniy amentü BiRabbiküm fesmeun;
İsrâ suresi 36. ve Mülk suresi 23. ayetlerin mealini Kur’an-ı Kerim’den bularak defterinize yazınız. İsrâ suresi 36. Ayet Meali. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. Mülk suresi 23. De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O
Kuran’dan Mesajlar: İsrâ suresi 36. Ayet ve Mülk Suresi 23. Aye - Eksik sözcük. 1. “Hakkında kesin [bilgi] sahibi olmadığın şeyin [peşine] düşme. Çünkü [kulak], göz ve [kalp] bunların hepsi ondan sorumludur.” , 2. “De ki: [Allah], sizi [yaratan] ve size [kulaklar], gözler ve [kalpler] verendir. Ne kadar da az
23. Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid: 24. 36. Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel mim mehıys: 37. Kaf Suresi Ayet Sayısı
İsrÂsuresİ 36. Ayeti Suat Yıldırım Meali 26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir.
Bunlar yaratılan âyetler ve indirilen âyetler olmak üzere iki türlüdür. Her birinden elde edilen doğru bilgi zikirdir (Enbiya 21/24, En’am 6/80). İnsanı, sadece bu bilgi tatmin eder (Ra’d 13/28). Allah’ı zikretmek; onu, kitabını ve yarattığı ayetleri dikkate almak, akıldan çıkarmamak ve onların üzerine düşünmektir.
111FETİH SÛRESİ Adını 1. âyetteki قتح [feth] sözcüğünden ve bu sûrenin ana konusu olan Mekke’nin fethinden alan sûrenin, Medîne döneminde 111. sırada indiği kabul edilir. Târih kayıtlarına göre bu sûre, hicret’in 6. yılında Hudeybiye Barış Antlaşması sonrasında Medîne’ye dönüşte inmiştir.
pxJWyto. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vaḣfid lehumâ cenâha-żżulli mine-rrahmeti vekul rabbi-rhamhumâ kemâ rabbeyânî saġîrânİkisine karşı da merhametle kanatlarını indir, mütevazı ol ve ya Rabbi de, onlar, çocukluğumda beni nasıl büyütüp yetiştirdilerse sen de onlara öylece merhamet et. Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanadını ger ve de ki "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl şefkatle terbiye ettilerse Sen de onları esirge" diye dua etmeli, hürmet ve şefkat göstermelidir.İkisine karşı da merhametle kol kanat ger, mütevazi ol ve ya Rabbi de “Onlar çocukluğumda beni nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!”İkisine de, şefkatle, tevazu ile kol kanat ger. “Rabbim, onların, beni, küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi sen de, onlara merhametinle muamele et” acıyarak alçakgönüllük kanadını indir ve "Ey Rabbim! Onlar beni küçükken eğittikleri gibi sen de onlara merhamet et" acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki 'Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge.'İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle de “-Ey Rabbim! Onlar, beni küçükken terbiye edip yetiştirdikeri gibi, sen de kendilerine merhamet et.”Şefkatten gelen alçakgönüllülük kanadını onlara ger ve “Ey Rabbim! Onlar beni küçük iken büyüttükleri gibi, Sen onlara rahmet et” alçak gönüllüce ve esirgeyerek kol kanat geresin ve “Ey Rabbim!” diyesin, “Onları beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, sen de onlara merhamet eyle!”[286][286] Tevhîd inancı ve ana-baba hakkı konusunda geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XI, 225-230; XIV, 418-422; XVII, de esirgeyerek alçak gönüllülükle kanad açın onlara, Tanrım! Onlar beni nice büyüttülerse, sen de yarlığa kıl onlara» diye dua edesinOnlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki “Ey Rabbim! Beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et!”Ânlara karşu mütevâzı’ ve rahîm ol ve Allâh’a "Yâ rabbî bunlar benim küçüklüğümde bana bakdılar, ânlara merhamet it" diyu du’â acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve "Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et!" merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!» diyerek dua merhamet ederek alçak gönüllük kanadını ger ve de ki, "Rabbim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı."İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de "Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et."İkisine de merhametten döşenerek kanad indir ve de ki rabbım! İkisine de merhamet buyur, beni küçükken terbiye ettikleri gibiVe merhametle, alçakgönüllüce onlara kol kanat ger. Ve de ki “Rabb'im, onların beni büyütürken gösterdikleri merhamet gibi, onlara merhamet et.”Onlara acıyarak tevaazu kanadını yerlere kadar indir ve Yârab, Onlar beni çocukken nasıl terbiye etdilerse Sen de kendilerini öylece esirge» onlara merhametinden alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki “Rabbim!Onlar beni küçük iken nasıl merhamet edip yetiştirdilerse, sen de onlara öylemerhamet eyle!”Onlara merhamet kanatlarını açarak koru ve onlar için “Rabbim, onların küçükken beni şefkatle yetiştirip eğittikleri gibi, sende onlara şefkat ve merhamet et” acı da alçak gönüllülüğünün kanatlarını yerlere kadar indir. Şöyle de "Çalabım! Onlar beni küçükken nasıl yetiştirdilerse, Sen de onları öyle esirge."23, 24. Rabbin kat/î olarak hükmetti Ancak, O/na tapın, analarınıza, babalarınıza iyilik edin, şayet gerek yalnız biri, gerek ikisi birden yanında [¹] kocarsa sakın onlara — Of, aman» deme [²] yüzlerine bağırma [³], onlara tatlı söz söyle, onlara karşı acıyarak [⁴], tezellül ve tevazu kanadını aç da de ki — Yâ Rab! Onlar beni küçük yaşımda iken merhametle besledikleri gibi [⁵] sen de şimdi onlara öyle merhamet et.[1] Eline baktıkları sırada.[2] Bıkıp usandığını gösterme.[3] Veya katı sözler ile onları menetme.[4] Âr'dan korkarak değil.[5] Veya büyüttüklerinden ... Devamı..Onlara merhamet ederek tevazu kanatlarını ger ve de ki “Rabbim o ikisi tıpkı beni küçükken şefkatle terbiye edip yetiştirdikleri gibi, Sen de o ikisine rahmetinle muamele eyle!”Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki “Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse, sen de onları esirge.”Onlara, en içten şefkat ve alçak gönüllülük duygularıyla kol kanat ger ve “Ey Rabb’im, onlar beni çocukluğumda nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!” diye onlar için duâ et. Onlara Rahmet’ten Kol-Kanat ger! De ki -“Rabbim! Beni küçükken terbiye ettikleri / eğittikleri gibi onlara merhamet et!”.Onlara , kol kanat ol, sevgi ile yaklaş. " Ya Rab! Küçükken nasıl beni bağırlarına bastılarsa sen de onları kucakla " diye dua merhametle yaklaş “Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde nasıl bakıp büyütmüşlerse; şimdi bana da onlara bakma gücü ver!” diyerek dua et!Onlara merhametten kaynaklanan alçak gönüllülük kanadını ger ve şöyle de “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl sahiplendiyseler özenle büyüttüyseler, şimdi sen de onlara merhamet et!”Onlara merhamet ederek alçak gönüllülükle kanat ger¹ ve “Ey Rabbim! Onlar, beni küçükken nasıl merhametle terbiye ettilerse Sen de onlara merhamet et.” diye dua et.1 “Alçak gönüllülükle kanat germek,” anne ve babaya şefkatli ve merhametli davranmaktan onlara alçak gönüllüce ve acıyıp-esirgeyerek kol-kanat geresin; ²⁸ ve “Ey Rabbim!” diyesin, “Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!”28 Lafzen, “onlar için acıma-esirgemeyle rahmet tevazu/alçak gönüllülük kanadını indiresin” kuşun yuvadaki yavruları üzerine şefkat ve esirgemeyle ... Devamı..Dahası onlara şefkatle tevazu kanadını ger ve şöyle dua et “Rabbim, onlar küçükken nasıl beni merhametle besleyip büyüttülerse şimdi de sen onları merhametinle kolla! 19/14Dahası, o ikisine alçakgönüllü davranarak merhametle kol-kanat ger ve de ki “Rabbim, o ikisi beni küçüklüğümde sevgiyle görüp gözettikleri gibi, sen de onları merhametinle kolla!”[²²⁵¹][2251] Tevhid ile vahdet aynı pasajda işlenmiştir. Biri akideyi, diğeri toplumu ayakta tutar. Tüm sosyal kıyametlerin temelinde aile bağlarının çözülm... Devamı..Ve ikisi için merhametten tevazu kanadını indir ve de ki Yarabbi! İkisine de merhamet buyur. Nasıl ki, onlar beni çocuk iken besleyiverdiler.»Şefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger ve şöyle dua et “Ya Rabbî, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur! ”Onlara acımadan dolayı, küçülme kanadını indir, onlara karşı alçak gönüllü ol ve "Ey her varlığı terbiye edip yetiştiren Rabbim! Bunlar, beni küçükken nasıl acıyıp yetiştirdilerse sen de bunlara öyle acı!" rahm ve şefkat ile tevâzu' göster "Yâ Rabbî beni küçük iken besledikleri gibi onlara merhamet buyur" merhamet kanatlarının altına al. De ki “Rabbim! Küçükken onlar bana nasıl iyilikte bulundularsa sen de onlara o şekilde iyilikte bulun.”Onlara merhamet ile tevazu kanadını indir ve şöyle dua et “Rabbim, onların küçükken bana merhametle muamele ettikleri gibi şimdi de sen onlara merhamet et.”Onları esirgeyerek tevazu kanadını ger ve de ki “Rabbim, onlar beni küçüklüğümde nasıl yetiştirdilerse, Sen de onlara öylece merhamet et.”Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de ki "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup büyüttükleri gibi."daħı yumşaķ eyle ol ikiye ħorlıķ yanın esirgemekden ötürü daħı eyit “iy çalabum! raḥmet eyle nite kim bislediler beni giçi iken.”Daḫı aşaġa eyle anlar‐çun miskinlik ḳanadını şefḳatden ve eyit İy Çala‐bum, raḥmet eyle ikisine, nite kim beni bislediler kiçi‐y‐ hər ikisinə acıyaraq mərhəmət qanadının altına salıb “Ey Rəbbim! Onlar məni körpəliyimdən nəvazişlə tərbiyə edib bəslədikləri kimi, Sən də onlara rəhm et!” – lower unto them the wing of submission through mercy, and say My Lord! Have mercy on them both as they did care for me when I was out of kindness, lower to them the wing2205 of humility, and say "My Lord! bestow on them thy Mercy even as they cherished me in childhood."22062205 Cf. 1588 and n. 2011, and 26215. The metaphor is that of a high-flying bird which lowers her wing out of tenderness to her offspring. There is ... Devamı..
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiDe ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren Allah'tır. Ne az şükrediyorsunuz!"Mehmet Okuyan Kur’an Meal-TefsirDe ki "Sizi yaratan, sizin için işitme duyusu, gözler ve kalpler var eden O'dur." Ne kadar da azınız şükrediyor!Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiDe ki "Sizi yaratan, size duyma, görme duyuları ve beyinler veren O'dur. Ne kadar seyrek şükredersiniz!"De ki "Sizi biçimlendiren; size işitme, görme ve idrak etme gücü veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?*Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiDe ki "Sizi var eden; size dinleme, ileri görüşlü olma basiret özelliği veren ve gönüllerinizi* oluşturan O'dur. Görevlerinizi ne kadar az yapıyorsunuz!"Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekDe ki "O, sizi yaratmış; duyma yetisi, gözler ve duygular vermiştir. Ne denli az şükrediyorsunuz?"Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anDe ki "O sizi inşa edendir; size işitme duyusu, gözler ve akleden kalpler bahşedendir Ne kadar da azınız şükrediyor!"Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiDe ki "Sizi oluşturan O'dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıDe ki "Sizi inşa eden yaratan, size kulak, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?"Elmalılı sadeleştirilmiş De ki "O'dur ancak sizi yaratan, size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren! Fakat sizler pek az şükrediyorsunuz!"Muhammed Esed Kur'an MesajıDe ki "O, sizi hayata getiren, size kulaklar, gözler ve kalpler bağışlayandır; yine de ne kadar az şükrediyorsunuz!"Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiDe ki "O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiDe ki, odur ancak sizi inşa eyleyen ve size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren, fakat sizler pek az şükr ediyorsunuzSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiDe ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?De ki "Sizi inşa eden yaratan, size kulak, gözler ve yürekler efideh veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?"Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimHabibim de ki "O, sizi yaratan, size kulak lar, gözler gönüller verendir. Siz ne az şükredersiniz".De ki Sizi yaratan ve sizler için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne de az Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıDe ki -Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne kadar az Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiDe ki Sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve gönüller veren O'dur. Sizin şükrünüz ne de az!Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüDe ki "Sizi inşa eden ve sizin için algılama kuvvesi, idrak kuvvesi basiret ve FUADLAR Esma mana özelliklerini beyine yansıtıcı kalp nöronları oluşturan "HU"dur! Ne kadar az şükrediyorsunuz değerlendiriyorsunuz!"Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiDe ki, 'Sizi yaratan, size duyma, görme duyuları ve beyinler veren O'dur. Ne kadar seyrek şükredersiniz!'Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anDe ki "Sizi biçimlendiren; size işitme, görme ve idrak etme gücü veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?*Rashad Khalifa The Final TestamentSay, "He is the One who initiated you, and granted you the hearing, the eyes, and the brains. Rarely are you appreciative."The Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationSay "He is the One who initiated you, and made for you the hearing, the eyes, and the hearts. Little do you give thanks."Edip-Layth Quran A Reformist TranslationSay, "He is the One who initiated you, and granted you the hearing, the eyes, and the hearts. Little do you give thanks."
Sonraki ❭ بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سُبْحَٰنَ ٱلَّذِىٓ أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِۦ لَيْلًا مِّنَ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ إِلَى ٱلْمَسْجِدِ ٱلْأَقْصَا ٱلَّذِى بَٰرَكْنَا حَوْلَهُۥ لِنُرِيَهُۥ مِنْ ءَايَٰتِنَآ ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْبَصِيرُ Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilel mescidil aksallezî bâreknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîrbasîru. Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Muhammed’i bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Diyanet İşleri Başkanlığı Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Muhammed’i bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Diyanet Vakfı Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye Muhammed kulunu Mescid-i Harâm´dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Uzaktır bütün noksanlıklardan O ki, kulunu bir gece Mescidi Haram´dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa´ya götürdü; ona ayetlerimizden gösterelim diye. Gerçek şu ki, O´dur işiten gören! Elmalılı Hamdi Yazır Kulu Muhammed´i geceleyin, Mescid-i Haram´dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid- i Aksâ´ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O´dur. Ali Fikri Yavuz Her türlü noksanlıktan münezzeh olan O Allah’dır ki, kulunu Hz. Peygamber Aleyhisselâmı gece Mescid-i Harâm’dan Mekke’den alıp o etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya kadar götürdü; ona, âyetlerimizden kudretimize delâlet eden acaibliklerden gösterelim diye yaptık. Hakikat bu O Semî’dir = her şeyi işitir, Basîr’dir= her şeyi görür. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Tenzih o Sübhana ki kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan o havalisini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya isrâ buyurdu ona âyetlerimizden gösterelim diye, hakıkat bu odur o işiden gören Fizilal-il Kuran Kulu Muhammed´i bir gece Mescidi Haram´dan Kabe´den yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi, olağanüstülüklerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescidi Aksa´ya Kudüs´e ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir. Hasan Basri Çantay Kulunu Muhammed sallellâhü aleyhi ve sellemî bir gece Mescid-i haramdan alıb Mescid-i Aksaaya kadar götüren Zât-i ecelle ve a´lâ her dürlü nakıysalardan münezzehdir. O Mescid-i Aksaa ki biz onun etrafına feyz ve bereket verdik ve bu gece yolculuğunu ona o peygambere âyetlerimizden ba´zısını gösterelim diye yapdırdık. Şübhesiz ki O, asıl O her şey´i hakkıyle işiden, her şey´i kemâliyle görendir. İbni Kesir Şanı yücedir o Allah´ın ki; kulunu geceleyin Mescid-i Haram´dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa´ya götürmüştür. Bir kısım ayetlerimizi gösterelim diye. Muhakkak ki O´dur O, Semi´, Basir. Ömer Nasuhi Bilmen Münezehtir o Hâlik-i Kudret ki, kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa´ya yürüttü. Tâ ki, O´na âyetlerimizden gösterelim. Şüphe yok ki, ancak O Hâlik-i Kadîmdir ve herşeyi işiten, gören. Tefhim-ul Kuran Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa´ya götüren O Allah yücedir. Gerçekten O, işitendir görendir.
Isra suresi 36 ayet ne demek istiyor?Kur'an-ı Kerim'de insanın akıl sahibi, düşünen ve bilen bir varlık olmasına büyük önem verilir. … Allah bu ayette doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulak, göz ve kalp akıl verildiği Suresi 36 çıkarılabilecek ana mesaj nedir?İsra suresi 36 ve Mülk suresi 23. ayetlerden çıkarılabilecek ana mesaj; yüce Allah insanlara sayısız nimetler vermiştir. … Yüce Allah'a çok şükretmeli ve hakkında bilgimiz olmadığı şeylerin peşinden gitmemeliyiz. Çünkü emin olmadığımız bir şey için yapmış olduğumuz davranışlardan ayetinin ana konusu nedir?Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke'den Kudüs'e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi” suresinin 36 ayetinde geçen temel kavramlar nelerdir?Ayette geçen temel kavramlar nelerdir? Cevap Ruh, beden, tutumlar, kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşmek nedir?Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Açıklaması; … Ayrıca bilgimiz olmadığı konularda yanlış, insanı kötü duruma getirecek bir bilgi söylersek ahirette cezasını çekeceğimizi, organlarımızın ise bu duruma şahitlik edeceğini de ne kadar az şükrediyorsunuz?Ne kadar da az şükrediyorsunuz" A'raf 7/10. Ey Müslüman! Allah'ın hükmüne itaat etmekten kaçınan nankörlere de ki "Sizi yoktan var eden ve size işitmeniz için kulaklar, görmeniz için gözler ve düşünmeniz için gönüller bahşeden O'dur! … Size bunları armağan eden yalnızca Allah'tır!Mülk suresi 23 ayetin ana konusu nedir?Ayetin ana konusu nedir? Cevap Allah'a her zaman her koşulda şükretmeliyiz ve sadece ondan dilemeliyiz.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ۞ وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوٓا۟ إِلَّآ إِيَّاهُ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَٰنًا ۚ إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ ٱلْكِبَرَ أَحَدُهُمَآ أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا Ve kadâ rabbuke ellâ ta’budû illâ iyyâhu ve bil vâlideyni ihsânâihsânen, immâ yebluganne indekel kibere ehaduhumâ ev kilâ humâ fe lâ tekul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve kul lehumâ kavlen kerîmâkerîmen. Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Türkçesi Kökü Arapçası ve emretti ق ض ي وَقَضَىٰ Rabbin ر ب ب رَبُّكَ أَلَّا tapmamanızı ع ب د تَعْبُدُوا başkasına إِلَّا kendisinden إِيَّاهُ ve anaya babaya و ل د وَبِالْوَالِدَيْنِ iyilik etmenizi ح س ن إِحْسَانًا إِمَّا ulaşırsa ب ل غ يَبْلُغَنَّ senin yanında ع ن د عِنْدَكَ ihtiyarlık çağına ك ب ر الْكِبَرَ ikisinden birisi ا ح د أَحَدُهُمَا yahut أَوْ her ikisi ك ل و كِلَاهُمَا sakın فَلَا deme ق و ل تَقُلْ onlara لَهُمَا Öf! ا ف ف أُفٍّ ve وَلَا onları azarlama ن ه ر تَنْهَرْهُمَا söyle ق و ل وَقُلْ onlara لَهُمَا bir söz ق و ل قَوْلًا güzel ك ر م كَرِيمًا Diyanet İşleri Başkanlığı Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Diyanet Vakfı Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Rabbin kesin olarak şunları emretti O´ndan başkasına ibadet etmeyin; ana babaya iyilik edin; onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına ulaşırsa sakın onlara öf!» deme ve onları azarlama; ikisine de tatlı söz söyle. Elmalılı Hamdi Yazır Rabbin kesin olarak şunları emretti Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara öf» bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. Ali Fikri Yavuz Rabbin kesin olarak şunları emretti Ancak kendisine ibadet edin, ana babaya güzellikle muâmele edin, eğer onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın onlara “Öf” bile deme ve onları azarlama. İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Rabbın şunları kat´î ferman buyurdu ondan başkasına ıbadet etmeyin, ebeveyne güzellik edin, ya birisi yâhud ikisi de yanında ıhtiyarlık haline gelirse sakın onlara üff deme ve onları azarlama ikisine de ikramlı söz söyle! Fizilal-il Kuran Allah yalnız kendisine kulluk sunmanı ve ana babana karşı nazik davranmanı kesin hükme bağladı. Eğer ana babadan biri ya da her ikisi yanında yaşlılık çağına ererlerse, sakın onlara öf be, bıktım senden» deme, onları azarlama; onlara tatlı ve saygılı sözler söyle. Hasan Basri Çantay Rabbin, Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana ve babaya iyi muamele edin» diye hükmetdi. Eğer onlardan biri veya her. ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse onlara Öf» bile deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel ve tatlı söz söyle. İbni Kesir Rabbın buyurmuştur ki Kendisinden başkasına ibadet etmeyesiniz, ana ve babaya iyi davranasınız. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında iken yaşlılığa erecek olurlarsa; onlara karşı, of dahi deme. Onları azarlama. Ve her ikisine de efendice sözler söyle. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Rabbin emretmiştir ki, kendisinden başkasına ibadet etmeyiniz ve ana ile babaya ihsanda bulunun. Senin yanında onlardan biri veya ikisi de ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara of bile deme ve onları men etme azarlama lâkırdılarını kesme ve onlara güzelce hitapta bulun. Tefhim-ul Kuran Rabbin, O´ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara Öf» bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
isra suresi 36 ayet ve mülk suresi 23 ayetlerin meali